MAHKEMESİ : ADALAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/06/2007NUMARASI : 2005/98-2007/80Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 243 ada 14 parsel sayılı taşınmazın 1/4 payının maliki Yunan tebalı N. M. gaip olduğundan 1995 yılında davalının kayyım tayin edildiğini, kayyımla idare süresinin 10 yılı aştığını ileri sürüp, Türk Medeni Yasasının 588.maddesi gereğince anılan malikin gaipliğine, taşınmazların hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı, bir diyeceği olmadığını savunmuştur.Mahkemece, gaipliğine karar verilmesi istenen kişinin nüfus kayıtlarına göre yaşayıp yaşamadığı tespit edilemediğinden adı geçenin gaipliğine karar verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı Hazine ve davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, gaiplik, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 14 parsel sayılı taşınmazın 1/4 pay maliki Yunan tebaalı N. M.’in nerede olduğu bilinemediğinden davalının kayyım tayin edildiği, mahkemece anılan kişinin nüfus kayıtlarına ulaşılamadığı, sağ ya da ölü olup olmadığının tespit edilemediğinden davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği gibi, kişilerin nüfus kayıtlarına ulaşılamaması, sağ ya da ölü olup olmadıklarının bilinememesi halinde gaipliğe karar verilmesi gerek eceğinde kuşku yoktur. Oysa, mahkemece bu hususun davanın reddi için gerekçe yapılmış olması doğru değildir.Öte yandan; Türk Medeni Kanununun 588.maddesi gereğince gaipler hakkında en az iki kez usulüne uygun ilan yapılmadan karar verilmiş bulunması da isabetsizdir.Hal böyle olunca; usulü dairesinde gerekli ilanların yapılması, kayıt malikinin mirasçılarının ilana rağmen tespit edilememesi halinde gaiplik kararı ile beraber 10 yıl süre ile kayyım atandığı da gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Tarafların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.04.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.