Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 506 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 11892 - Esas Yıl 2006





MAHKEMESİ: ÇAYKARA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 18/05/2006NUMARASI: 2005/93-66Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, müşterek miras bırakan babaları A.. K...'in kendilerinden mal kaçırmak amacıyla beş parça tapulu taşınmazdaki paylarını ölünceye kadar bakım şartı ile 2.eşi ve davalıların annesi olan F..ya devrettiğini ileri sürerek, tapuların iptalini ve miras bırakan adına tescilini, olmadığı takdirde tenkisini istemişlerdir.Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı, tenkis isteği yönünden de hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava,muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1922 doğumlu miras bırakan A..K...’in .. parça tapulu taşınmazdaki paylarının tamamını Kasım 1975 tarihinde ölünceye kadar bakım şartıyla 1972’de evlendiği ikinci eşi F..’ya devrettiği; ikinci eşinin 1983’de kendisinin de 2002’de ölümüyle geriye mirasçı olarak ilk eşinden olma davacı 6 çocuğu ile ikinci eşinden olma davalı 3 çocuğunun kaldığı görülmektedir.,Davacılar, temlikin kendilerinden mal kaçırmak amacıyla muvazaalı biçimde yapıldığını ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Bilindiği üzere, ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir.Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması,yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir.Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez;akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır.Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur.Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.Somut olayda, miras bırakanın ilk eşinden boşanarak ayrıldıktan sonra daha önce birlikte yaşadığı F...ile evlendiği, davacı çocuklarıyla da ilişkisini kestiği; temlike konu payların miras bırakanın tüm malvarlığını teşkil ettiği anlaşılmaktadır.Açıklanan olgular yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, miras bırakanın davacı çocuklarından mal kaçırmak amacıyla temliki gerçekleştirdiği sonuç ve kanaatine varılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu reddedilmesi doğru değildir. Davacıların temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.01.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.