Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5049 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1432 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: ADANA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 27/09/2012NUMARASI: 2011/495-2012/460Yanlar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı S.K. tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, ecrimisil istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu taşınmazın halen davacı, davalı ve dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet halinde tapuda kayıtlı olduğu anlalışmaktadır.Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 693. maddesine göre: "Paydaşlardan herbiri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir". Buna göre, her paydaşın, paylı mülkiyet konusu şeyin tamamı (veya bir kısmı) üzerinde yararlanma hakkı bulunmaktadır. Bu hak, ne mekân (yer), ne de zaman itibariyle sınırlandırılmıştır. Fakat paydaşlar, bu hususta değişik düzenlemeler getirebilirler. Kuşkusuz, sözkonusu yararlanma, ancak, diğer paydaşların haklarına saygı gösterildiği oranda hukuksal himaye görecektir. Nitekim, TMK'da, yararlanma hakkının, "diğer paydaşların hakları ile bağdaştığı ölçüde" mevcut bulunduğunu kesin bir biçimde belirtmiştir ( TMK 693. m. ). Kaldı ki TMK'nun 2. maddesi hükmü gereğince de bu sonuca ulaşılacaktır. Paya uyan bir belirtme ve sınırlandırma olmadığı takdirde, her paydaşın, öbürlerine zarar vermemesi kaydıyla taşınmazı kullanma hakkı vardır. Bu hakkın ölçüsü ise, her somut olayda durumun özelliğini gözönünde tutarak araştırılmak gerekir. Paylı malı, diğer paydaşların hakları ile bağdaşmayan bir biçimde kullanan paydaş (davalı), kullanmayan (davacı) haklarını, onun payı oranında ödemekle yükümlüdür. Kötüniyetli zilyet, tasınmazın (nesnenin) haksız olarak alıkonulmasından kaynaklanan tüm zararlardan sorumludur.Somut olaya gelince, dosya kapsamına göre paydaşlar arasında tüm paydaşları bağlayan harici taksim sözleşmesi bulunmadığı ve tüm paydaşların çekişme konusu taşınmazda kullanabilecekleri kendilerine özgülenen belirli bir bölüm bulunmadığı anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, Adana 7. İcra Müdürlüğünün 2010/270 esas sayılı dosyası ile davalı temerrüde düşürülmüş olmakla, takip tarihinden itibaren davacının payı oranında ecrimisile hükmedilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları bu bakımdan yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 8.4.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.