MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece temlikin muvazaalı olduğu gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Miras bırakan Hüseyin'in 19.05.2013 tarihinde öldüğü mirasçıları olarak davacı kızları ile dava dışı çocuklarının kaldığı, davalının kızı Naciye'den olma torunu olduğu miras bırakanın çekişmeli 477 parsel sayılı taşınmazını 13.05.2013 tarihte davalıya satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide “muris muvazası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi(mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizliyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.Hemen belirtilmelidir ki; satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifadeyle malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp, belirli bir hizmet ya da emek olabileceği de kabul edilmelidir.(HGK.'nun 29.04.2009 gün 2009/1-130 S.K) Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün 1 / 2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır.Öte yandan, HMK'ın 190 ve TMK'ın 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını kanıtlamak zorundadır. Bir başka hususta salt bedeller arasındaki aşırı oransızlık muvazanın kanıtı değildir. Somut olaya gelince davacı bir tanık ismi bildirmiş, o kişi tanıklıktan çekilmiş, davalı tanıkları ise murise davalının baktığını taşınmazın da buna karşılık verildiğini ifade etmişlerdir.Hâl böyle olunca, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.