Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5034 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16265 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakan ...'in, 984 ada 121 parselde yer alan 10 nolu bağımsız bölümü davalı oğlu ...'e satış göstermek suretiyle bedelsiz olarak devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemişler, aşamada davacılardan ... ile .. davadan feragat etmişlerdir.Davalı, murisin kendisinden aldığı borçlar ve muris adına yaptığı ödemelere karşılık taşınmazın devredildiği, taşınmazın bedelini mirasbırakana ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen 29/12/2011 tarihli karar Dairece; “...davalı taraf savunmasında satışın gerçek olduğunu ve bedelin ödendiğini ileri sürerek senet ve belgeler ibraz etmiş, mahkemece bu belgelerin aslı istenilmemiş ve sıhhati üzerinde durulmamıştır. Ayrıca dava konusu taşınmazın bedelinin mirasbırakana ödediğine ilişkin ibraz edilen belgede imzası bulunan bir kısım tanıklar dinlenmişse de bedelin ödendiğine tanıklık ettiği ifade edilen .. ve .. ... dinlenilmediği gibi tanık beyanları ve davalı tarafın sunduğu belgeler değerlendirilmeksizin sonuca ulaşılmıştır. Hal böyle olunca muvazaa iddiasının yukarıdaki ilkeler uyarınca araştırılması, mirasbırakanın gerçek irade ve amacının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması özellikle de ibraz edilen belge ve senetlerin asıllarının getirtilerek sıhhati üzerinde durulması ve anılan delillerin içeriğinin değerlendirilerek ve savunmada irdelenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.Bozmadan sonra mahkemece belge asılları celp edilmiş, tanıklar dinlenmiş, bilirkişi heyetinden rapor alınmış ve yeniden davanın kabulüne karar verilmiştir. Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK.nun 190. ve 4721 sayılı TMK.nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispat etmek zorundadır.Somut olayda, dinlenen davacı tanıkları, taşınmazın davalıya mal kaçırma amaçlı temlik edildiği, murisle diğer mirasçılar arasında bir sorun olduğu yönünde beyanda bulunmamışlar, davalı tanıklarıysa bedelin murise ödendiğini bildirmişlerdir.Bu durumda, temlikin mal kaçırma amaçlı olmadığı, başka bir anlatımla muvazaalı olmayıp gerçek satış olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.Hâl böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.