Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5023 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 2338 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : DAZKIRI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 03/11/2011NUMARASI : 2011/78-2011/230Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki oldukları 4558 parsel sayılı taşınmaza komşu parsel maliki davalının haklı bir neden olmaksızın müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve zararının tazmini isteğinde bulunmuşlardır.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi 'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve tazminat isteğine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere, tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve 6100 sayılı HMK. nun 186. (1086 sayılı HUMK. nun 376.) maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hâkimin; HMK.nun 297.(HUMK.nun 388.) maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne varki, uygulamada söz konusu HMK. nun 294/4.(HUMK. nun 38l/son) maddesinin getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HMK. nun 298/2 (HUMK. nun 389.) maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hâkimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK. (HUMK.) nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek ‘kısa kararda davacının davasının kabulüne denildiği halde, gerekçeli kararda davacı lehine haksız işgal tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına’ denilmek suretiyle çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, bozma nedenine göre sair hususlar incelenmeksizin hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.