Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5016 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18207 - Esas Yıl 2013
ESAS NO : 2013/18207 KARAR NO : 2014/5016 MAHKEMESİ : ADALAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/01/2011NUMARASI : 2009/151-2011/4Taraflar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davaların, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ....'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, duruşma isteği dava değeri yönünden reddedilerek gereği görüşülüp düşünüldü;Asıl dava ecrimisil, birleştirilen dava elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece “ tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının araştırılması gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyulduktan sonra asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden 39 ada 9 parsel sayılı taşınmazın bahçeli kargir apartman cinsi ile davacı- davalı ve dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı iken davalının payını 1995 yılında üçüncü kişiye temlik ettiği bilahare açtığı iptal- tescil davaları sonunda hükmen edindiği 32/240 payını dava açıldıktan sonra dava dışı kişiye satış suretiyle aktardığı, dava dışı paydaş M. T. tarafından Adalar Sulh Hukuk Mahkemesinde davacı Veysel aleyhine açılan 2003/110 esas sayılı şufa davasının paydaşlar arasında fiili kullanma biçiminin oluştuğu gerekçesiyle retle sonuçlanıp kararın kesinleştiği, taşınmaz üzerinde zemin+birinci kat+ikinci kat ve çatı katından oluşan binanın yer aldığı, binanın ikinci katının taraflar arasında uyuşmazlık konusu olduğu, davacının bayiileri tarafından davalı aleyhine açılan 2001/16 ve 2001/17 esas sayılı davalarda yine eldeki davaya konu edilen ikinci kattaki daire bakımından belirlenen ecrimisilin hüküm altına alındığı ve kararların kesinleştiği anlaşılmaktadır.Bu durumda taşınmazda fiili kullanma biçiminin oluştuğu ve dava konusu dairenin davacının kullanımına bırakıldığı açıktır. Ve ecrimisile hükmedilmesi de kural olarak doğrudur.Ne var ki, davalı taşınmazdaki payını yargılama sırasında üçüncü kişiye temlik etmiş olup, elatmanın önlenmesi isteği bakımından dairenin halen davalı tarafından kullanılıp kullanılmadığı üzerinde durulmuş değildir.Hal böyle olunca, davalı payını 3. kişiye temlik etmiş olup, çekişmeli dairenin davalı tarafından halen kullanılıp kullanılmadığının açıklığa kavuşturulması, halen kullanıyor ise elatmanın önlenmesi isteğinin kabul edilmesi, aksi halde elatmanın önlenmesi isteği bakımından davanın konusuz kaldığının gözetilmesi, ecrimisil isteği bakımından da 2001/16 ve 2001/17 esas sayılı davalarda belirlenen ecrimisil miktarına Tüfe uygulanmak suretiyle belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken bilimsel verilere dayanmayan soyut içerikli bilirkişi raporun itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.