Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5014 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 3107 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : ÜSKÜDAR 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/09/2006NUMARASI : 2004/291-293Taraflar arasında görülen davada;Davcı, miras bırakanı A...'ın mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla . parsel sayılı taşınmazdaki ...payından ...payı uhtesinde bırakıp .. payını oğlu olan davalı M...'ya satış suretiyle muvazaalı olarak temlik ettiğini, miras bırakan A...'ın üzerinde kalan ..payın da ölümünden sonra tüm mirasçılarına intikal ettiğini, kendisi ve M..'nın intikal eden miras paylarını bedelsiz olarak miras bırakanı anneleri H..ve M..'e devrettiklerini, onların da taşınmazın kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle yükleniciye verilmesi için, M..'yı vekil tayin ettiklerini, M..'nın vekalet görevini kötüye kullanarak kendisi ve M..e .'er, anneleri H..'ye .. daire bırakacak şekilde taksim sözleşmesi yapıp, kat irtifak ile adlarına tescil ettirdiğini ileri sürerek, tapu iptal ve her iki miras bırakanından intikal eden miras payı oranında tescil isteğinde bulunmuştur.Davalılar, miras bırakanı A...'ın yaptığı temliki işlemin muvazaalı olmadığını, Almanya da işçi olarak çalıştıklarını, gönderdikleri paralarla miras bırakanın kendi adlarına satın alıp, yurda döndüklerinde bu payı kendilerine devrettiğini, miras bırakanı H..'nin de .. dairesini davacıya bedelsiz devrettiğini belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalılar ile muris A..arasında mevcut bir inanç sözleşmesi gereği olarak çekişmeli payın davalılara temlik edildiği, murisin mirasçılardan mal kaçırma amacının olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.1.2007 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ...Avukat ... Avukat ...ile temyiz edilen vs. vekili Avukat ...geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ..tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, muris muvazaası ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil isteğinin reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davacının, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin temyiz isteğine gelince; tarafların ortak miras bırakanı A.. E..'ın .. sayılı parseldeki 33/36 payından .. payını üzerinde bırakıp, ..payını oğlu olan davalı M..ya 9.3.1982 günlü akit ile satış suretiyle temlik ettiği görülmektedir.Davacı, bu temlikin kendilerinden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.Mahkemece, davalı M...'nın savunmasına değer verilerek, miras bırakan ile davalı arasında inanç sözleşmesi olduğu, bu sözleşme gereğince çekişmeli payın miras bırakan adına tescil edildiği, miras bırakan tarafından da temlike konu bu payın sözleşme uyarınca davalıya devredildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Bilindiği üzere; böyle bir iddianın veya savunmanın 5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı gereğince yazılı bir belge ile kanıtlanması zorunludur. Oysa, davalı yargılama sürecinde böyle bir belge ibraz etmiş değildir. Öylesye, bu savunmanın kanıtlandığı söylenemez.Öte yandan, davalının taşınmazın alınışında taşınmaza ilişkin satış bedelini ödediğini gösterir bir belgeyi de mahkemeye sunmamıştır. Ayrıca, akitte gösterilen satış bedeli ile taşınmazın gerçek değeri arasında aşırı fark bulunduğu keşfen sabittir. O halde, iddia gözetilmek suretiyle temliklerin muvazaa kastı ile yapılıp yapılmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa çıkartılması zorunludur.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen somut bulgu ve olğular belirtilen ilkeler çerçevesinde birlikte değerlendirildiğinde, miras bırakanın yapmış olduğu temlikin, terekeden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu kabul edilmelidir.O halde, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davanın, kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden reddine karar verilmesi doğru değildir.Davacının temyiz itirazları belirtilen yöne hasren yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekilleri için 500.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 07.5.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.