Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5013 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17995 - Esas Yıl 2013
ESAS NO : 2013/17995 KARAR NO : 2014/5013MAHKEMESİ : BARTIN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/07/2013NUMARASI : 2013/12-2013/125Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tenkis davası sonunda, yerel mahkemece tenkis isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve miras payı oranında tescil, olmadığı takdirde tenkis, taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti ile tapu kaydına şerh verilmesi isteklerine ilişkindir.Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı, saklı payı ihlal edildiğinden davacının tenkis isteyebileceği gerekçesiyle tenkis isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu bahçeli ev vasfındaki 132 parsel sayılı taşınmazdaki 6/16 payın tarafların ortak mirasbırakanı H. Bbb'a ait iken, 15.10.1993 tarihinde ölünceye kadar bakma akti ile davalıya temlik edildiği, mirasbırakanın 2.1.2007 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı ve davalının kaldığı, mahallinde yapılan keşifle taşınmaz üzerinde 2 ev ve 2 depo niteliğinde yapıların yer aldığının tespit edildiği, murisin başkaca mal varlığının bulunmadığı, yapılan tenkis incelemesi sonucu saklı payın ihlal edildiği gerekçesiyle terditli tenkis isteği bakımından davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.Somut olaya yukardaki ilkeler uyarınca bakıldığında, miras bırakanın 132 parsel sayılı taşınmazdaki 6/16 payını 15.10.1993 yılında 75.000 lira ipotekli olarak davalı oğluna ölünceye kadar bakma akti ile temlik ettiği 2001 yılında bakım borcunun yerine getirilmediği iddiası ile açtığı davanın retle sonuçlandığı, murisin 2007 yılında öldüğü, temlikin davacıdan mal kaçırma amacı ile değil gerçekten bakılmak amacı ile yapıldığı, davalının da bakım borcunu yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine. Davalının, temyiz itirazlarına gelince; ölünceye kadar bakma akitleri ivazlı akitlerden olup tenkise tabi olmadığı kuşkusuzdur. Hal böyle olunca; davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken tenkise hükmedilmesi doğru değildir. Davalının temyiz itirazı değinilen yön itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.