ESAS NO : 2013/19141 KARAR NO : 2014/5012MAHKEMESİ : BURSA 4. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/01/2013NUMARASI : 2012/2818-2013/65 Taraflar arasında görülen tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ....'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.Davacı, mirasbırakanı Emine'nin kayden maliki olduğu 2736 ada 11 parselde, 1, 3 ve 11 numaralı bağımsız bölümlerin tapu kaydında Fatma olması gereken anne adının Hatice yazıldığını ileri sürerek anne adının Fatma olduğunun tespiti ile kayıtların bu şekilde düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece, tapu kütüğünde bulunması zorunlu olmayan anne adının düzeltilmesinin dava yolu ile istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bilindiği ve Tapu Sicil Tüzüğünün 28. maddesinde düzenlendiği üzere kütükte bulunması zorunlu bilgiler; malikin adı, soyadı, baba adı, edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarasıdır. Bunların arasında malikin anne adı yer almamıştır. Dolayısıyla, tapu kütüğünde bulunması zorunlu olmayan nüfus bilgisinin ilavesi veya düzeltilmesi dava yoluyla istenemez. Ne var ki, tapu kaydındaki anne adı bilgisinin düzeltilmesi mümkün değil ise de, idari yoldan tapu kayıtlarında intikal yaptırılamadığından zorunlu olarak dava açılan bu gibi durumlarda, tapu malikinin davacının murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilmelidir. 6100 sayılı HMK'nin yürürlüğe girdiği 01.01.2011 tarihinden sonra, tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla husumet yöneltmek gereken bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile tespiti istenen kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir: 1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir. 2-Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir. 3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır. 4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir. Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir. Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmeli, Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, taşınmazın tapulama tutanağı, dayanağı belgelerin ve tüm tedavüllerinin getirtilerek kayıtta malik gözüken kişi ile davacının ilgisinin duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması, davacının iddiasının ispatlanması halinde tapu kaydındaki malik ile davacının murisi (Osman ve Fatma kızı, 2.1.1951 doğumlu) E. Ö..ün aynı kişi olduğunun tespitine, aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı nitelendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının, temyiz itirazı değinilen yön itibariyle yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.