Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4995 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 3946 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 30/12/2008NUMARASI: 2007/426-2008/461Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanı K.Y. adına kayıtlı bulunan 3290 parsel sayılı taşınmaza davalının fabrika binası yapmak ve işletmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının çekişme konusu taşınmaza elatmasının önlenmesine 10.800.-TL. ecrimisilin davalıdan alınarak K.Y. mirasçılarına payları oranında verilmesine karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 3290 parsel sayılı taşınmazın davacının mirasbırakanı K.Y. adına kayıtlı bulunduğu, davacının dava dilekçesinde, davalı olarak İ.K. ile ....Beton Yapı Limited Şirketini gösterdiği, içeriğinde ise davalının ( davalıların değil) elatmanın önlenmesinin istendiği, daha önce yapılan tespit ile mahkemece yapılan keşfe dayalı düzenlenen bilirkişi raporlarında, dinlenen tanık beyanlarında davaya konu yeri davalı şirketin tasarruf ettiğinin bildirildiği, yapılan keşiftede aynı olgunun doğrulandığı, davalı vekili sıfatıyla avukat M. S.G. i.K.'nin vekili olarak davayı takip ettiği anlaşılmaktadır.Bu durumda, mahkemece öncelikle yapılması gereken işin, davalı İ.K..nin şirketin temsilcisi sıfatını taşıyıp taşımadığının açıklığa kavuşturulması, taraf teşkilinin yöntemine uygun biçimde sağlanıp sağlanmadığının tespit edilmesi olduğu kuşkusuzdur.Yapılan araştırma sonucu, anılan kişinin şirketi temsile yetkili olmadığının anlaşılması halinde, davalı şirkete gerekli tebliğatın yapılması, taraf teşkilinin yöntemine uygun şekilde sağlanması, ondan sonra yargılamanın yapılması ve davanın sonuçlandırılması gerekeceği tartışmasızdır.Mahkemenin kabulüne görede, yalnızca davacının miras payı oranında ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, tüm mirasçılar yararına ecrimisil takdir ve tayini de doğru değildir.Hal böyle olunca; yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda gerekli araştırmanın yapılması, usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı şekilde yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.