MAHKEMESİ : DERİNKUYU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/04/2006NUMARASI : 2003/66-2006/61Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, Devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan çekişme konusu taşınmaza, davalının ev yapmak suretiyle tecavüz ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve Hazine adına tescilini istemiştir.Davalı, taşınmaza miras yoluyla sahip olduğunu, ev yaptığını, Hazine'nin bir ilgisinin olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalı yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluşmuş olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Davacı Hazine, kayden malik olduğu taşınmazın kuzey batı sınırında yer alan çekişme konusu yerin, hali ve taşlık vasfında Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, davalının bu yere yapılanmak suretiyle elattığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve tescil isteğinde bulunmuştur.Mahkemece, davalı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mahkemece karar verildikten sonra çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel kadastro çalışması yapıldığı, 19.04.2007 tarihinde kadastro tutanaklarının düzenlendiği, kadastroca 227 ada 2 sayılı parselin senetsizden davalı, 227 ada 3 sayılı parselin tapu kaydına dayalı olarak davacı hazine adına tespitinin yapıldığı, 27.07.2007 tarihinde şeklen kesinleştirildiği ve aynı gün taraflar adına sicil kaydının oluşturulduğu, bu yerde bulunan 5 sayılı taşınmazın ise Kadastro Mahkemesinin 2007/46 esas sayılı tespite itiraz davasına konu olduğu ve anılan davanın derdest bulunduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili (3402 Sayılı Yasanın 25.maddesi gereğince kadastro mahkemesinin görevine giren) ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevinin sona ereceği ve davalara ait dosyaların re'sen Kadastro Mahkemesine devredileceği 3402 sayılı Kadastro Yasasının 27. maddesi hükmü gereğidir. El atmanın önlenmesi ve tescil davalarının taşınmazın mülkiyetiyle (aynıyla) ilgili olduğu ve Kadastro Kanununun 25. maddesi hükmü gereğince kadastroyu ilgilendirdiği, başka bir ifadeyle, taraflar arasındaki çekişmenin Kadastro Mahkemesinin görevine girdiği ve anılan Mahkemece uyuşmazlığın giderileceği tartışmasızdır.Görev, kamu düzeniyle ilgili olduğundan, Mahkemece, davanın her safhasında re'sen gözetilmesi gereken bir usul kuralıdır.O halde, çekişmeli yerde kadastroca taraflar adına tespit edilen 227 ada 2 ve 3 sayılı parsellere ilişkin kadastro tespit tutanaklarının düzenleme tarihinden önce genel mahkemede derdest dava bulunmasına rağmen kesinleşmiş gibi gösterilerek adlarına sicil kaydının oluşturulması yukarıda açıklanan ilkeler karşısında hukuksal bir değer taşımaz.Esasen, 3402 Sayılı Yasanın 30. maddesi hükmü gözetilmek suretiyle mahkemece gerçek hak sahibinin tespit edilerek onun adına tescil kararı verilmesi ve görevsizlikle (devir kararıyla) intikal ettirilen davanın da buna göre çözüme kavuşturulacağı açıktır.Hal böyle olunca, dava dosyasının Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle işin esasına ilişkin olarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacı Hazinenin, temyiz itirazı yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 29.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.