Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4993 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 3589 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: ERDEMLİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ: 23/12/1992NUMARASI: 1990/457-1992/503Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, kadastroca davalı adına tespit ve tescil edilen 864 parsel sayılı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu, taşlık, kayalık vasfı nedeniyle davalı yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalı yararına 3402 Sayılı Yasanın 14.maddesinde öngörülen koşulların oluşmuş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Davacı hazine, çekişme konusu taşınmazın bir bölümünün taşlık ve kayalık niteliğinde Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; çekişme konusu 864 parsel sayılı taşınmazın senetsizden davalı adına yapılan kadastro tespitinin 03.09.1985 tarihinde kesinleştiği, davacı Hazine tarafından 864 parsel sayılı taşınmaz kapsamında kalan 15.11.1990 tarihli tespit bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 650 m2'lik bölüm yönünden 28.11.1990 tarihinde 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde eldeki davanın açıldığı, dava tarihinden önce yapılan 09.11.1990 tarihli tesbite dayalı olarak düzenlenen 15.11.1990 tarihli fen bilirkişi raporunda "...krokide (A) ile gösterilen 650 m2'lik alanın içerisindeki çalıların temizlenmiş, yer yer blok kayalara dinamit atmak üzere delik açılmış olduğunun..." belirtildiği, yine mahkemece, yapılan keşif sonucu elde edilen 09.11.1992 tarihli ziraat bilirkişi raporunda "...15.11.1990 tarihli tesbit bilirkişi raporunda dinamitle patlatılmaya hazır hale getirilmiş olduğu belirtilen kayaların patlatıldığının, teras duvarlar yapıldığının, (A) harfi ile gösterilen 650 m2'lik bölümün içerisinde 4 yaşında 2 yıl öncesinde dikilmiş fidanların bulunduğunun, öncesinin taşlık ve kayalık vasfında olup, yeni imar ihya edildiğinin..." açıklandığı; nizalı bölümün içinde bulunduğu 864 sayılı parselin tespitine esas alınan vergi kaydının 5000 m2 yüzölçümünde olup bir sınırının çay olduğu ve çok sayıda parsele revizyon gördüğü, esasen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre de davalının dayanağı vergi kaydı ve yargılama sırasında ibraz edilen tapu kaydının mevkii ve sınır itibariyle başka yerlere ait olduğunun ifade edildiği anlaşılmaktadır. O halde, belirlenen tüm bu olgular birlikte değerlendirildiğinde, çekişmeli yerin taşlık, kayalık ve çalılık niteliğinde iken tarım arazisine dönüştürülme çabalarının sarfedildiği, ancak kadastro tespit tarihi itibariyle Devletin hüküm ve tasarrufu altında olma niteliğinin ağır bastığı, gerek ağaçların yaşı gerekse bu konuda alınan bilirkişi raporları ile bu durumun saptandığı, vergi kayıt miktarı ile revizyon gördüğü parsel sayısıda gözetildiğinde nizalı yerin kayıt kapsamı dışında kaldığının kabulünün zorunlu olduğu, ayrıca davalı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı sonucuna varılmaktadır. Öte yandan, taşınmazın hali hazır konumu ve cinsi itibariyle ekonomik yarar sağlayabilecek özellikler taşıdığı, bu yönüyle 3402 Sayılı Yasanın 18.maddesi kapsamında değerlendirilebilecek nitelikte olduğu görülmektedir. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davacı Hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 29.04.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.