Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4956 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 16987 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : GERMENCİK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 08/02/2012NUMARASI : 2008/109-2012/31Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, el atmanın önlenmesi ve tazminat isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilirken kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 1086 sayılı HUMK'nın 388, 6100 sayılı HMK'nın 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 1086 sayılı HUMK'nın 389., yine 6100 sayılı HMK.'nın 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.Ne varki, uygulamada 1086 sayılı HUMK'nın 381.maddesinin son fıkrasının 6100 sayılı HMK.'nın 294.maddesinin getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Hal böyle olunuca, değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararda" Davacının davasının kabulüne; 37.830,00 TL tazminatın 08/01/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline,..." şeklinde hüküm kurulduğu halde, gerekçeli kararda " ..davacının davasının kabulüne;37.830,00 TL tazminatın 08/01/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline,dava konusu Germencik ilçesi Alangüllü köyü Badrık mevki 15 pafta 741 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda T 1 harfi ile gösterdiği kırmızı boya ile işaretli 1293,37m2 lik taşınmaza davalıların müdahalesinin men'ine..."denmek suretiyle kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir.Davalıların, temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün l0.4.l992 gün, 1992/7 Esas, 1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına girilmesine ve sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 04.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.