MAHKEMESİ: ERZURUM 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 02/10/2012NUMARASI: 2009/558-2012/563Yanlar arasında görülen asıl ve birleşen davalar sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne, davalı R.S.adına kayıtlı 1148 parsel sayılı taşınmazın tapusunun mükerrer olması sebebiyle iptaline ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Asıl dava, tapu iptali ve tescil, birleşen dava ise, çekişme konusu taşınmazın hak sahibi adına tescili ve mükerrerlik şerhinin silinmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kabulü ile davalı R.lS.adına kayıtlı 1148 parsel sayılı taşınmazın tapusunun mükerrer olması sebebi ile iptaline karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; ...Köyü 1022 parsel sayılı taşınmazın 25.06.1956 tarihinde senetsizden Hazine adına tespit edildiği ve tespitinin 21.04.1957 tarihinde kesinleştiği, satışlar neticesinde son kayıt malikinin davacı A.olduğu, komşu Müdürge Köyü 1148 nolu parselin ise 14.06.1956 tarihinde Hazine adına tespit edilerek, tespitin 14.07.1957 tarihinde kesinleştiği, temlikler sonucu son olarak davalı R.adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.Davacı A., tapu sicil müdürlüğünün 15.06.2009 tarihli yazısı ile anılan taşınmazların kadastro tespiti sırasında mükerrer tespit ve tescil edildiğinin bildirdiğini, bu durumun yanlış ölçümden kaynaklandığını, çekişme konusu yerin kendisine ait olduğunu ileri sürerek 1148 nolu parselin tapusunun iptali istekli eldeki davayı açmış, birleşen davada davacı idare vekili ise her iki parsel malikini davalı göstererek, Kadastro Kanunu'nun 22. maddesi dikkate alınarak çekişme konusu yerin mahkemece belirlenecek hak sahibi adına tescili ile mükerrerlik şerhinin de silinmesine karar verilmesini istemiştir.Bilindiği üzere, 3402 sayılı Yasanın 22/1. maddesi “ evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastrosu ya da tapulaması yapılmış yerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci bir kadastroya tabi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır ” hükmünü getirmiştir. Anılan hüküm karşısında mükerrer kadastro durumunda tespit tarihine değer verilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Somut olaya gelince, davalı R.'ye ait 1148 parsel sayılı taşınmazın tespit tarihinin daha önce olduğu tartışmasız olup, bu durumda davacı A.'e ait taşınmazın kadastrosunun mükerrer olduğunun kabulü gerekir.Hal böyle olunca, davacı A.'in davasının reddine, birleşen davacı idarenin açtığı dava yönünden ise, belirtilen olgular ve yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda değerlendirme yapılarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Kabule göre de; mahallinde yapılan uygulama neticesinde, teknik bilirkişiler S. Y.ve K.A.tarafından düzenlenen 04.06.2012 tarihli rapor ekinde yeralan krokiye göre 1148 parsel sayılı taşınmazın kuzeyde kalan bir bölümünün 1022 nolu parsel ile çakışmadığı ve bu parsel dışına isabet ettiği görüldüğü halde, 1148 parselin tümden sicil kaydının iptaline karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, bu bölümün hangi taşınmaza isabet ettiği hususları üzerinde durulmadan ve irdelenmeden sonuca gidilmiş olması da doğru değildir. Davalı R. S. vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.