Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4908 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 14534 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: GÖLBAŞI(ANKARA) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 18/01/2012NUMARASI: 2002/528-2012/58Yanlar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, hata, hile ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacıların Ankara 13. Noterliğinin 4.12.1995 tarih ve 100010 Yevmiye numaralı vekaletnamesi ile çekişme konusu taşınmazların satış yetkisini de kapsar şekilde davalılardan H.G. vekil tayin ettikleri, bu vekaletnameye dayalı olarak davacıların ve bir kısım dava dışı kişilerin paylarının 30.05.1996 tarihli resmi akit ile davalı H.ve diğer davalıların murisi H.’e satış suretiyle temlik edildiği, daha sonra taşınmazların taksim-intikal işlemlerine konu edildiği ve yenilemeye tabi tutulduğu, mahkemece davalılar adına kayıtlı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verildiği, öte yandan aynı akitle paylarını temlik eden V.’nin mirasçıları tarafından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil istekli 2009/583 Esas, 2009/604 sayılı davada verilen kabul kararının 05.07.2010 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, V.’nin mirasçıları tarafından açılan ve kabulle sonuçlanan dava, hükme dayanak gösterilmiş ise de, sözkonusu davada kabul nedeni olarak muris muvazaasının gösterildiği, eldeki davada ise, hata, hile ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayanıldığını, farklı hukuksal sebeplere dayalı davalar olması nedeniyle anılan kararın eldeki davanın kabulüne gerekçe yapılması doğru olmadığı gibi, muvazaa iddiasının işlemin iradi olarak gerçekleştirildiğinin, başka bir ifade ile istenerek yaratılan irade bozukluğu hali olduğu, hata-hile iddiasının ise istenmeden oluşan ve işlemin iradi olmadığı iddiasına dayalı hal olduğu gözetildiğinde, bu yönüyle de anılan davadaki kararın eldeki davanın kabulüne gerekçe yapılması yerinde değildir. Öte yandan, HMK’nun 225 ve devamı maddeleri uyarınca; üzerine ispat yükümlülüğü düşen tarafça diğer tarafa yemin teklif edilebileceği, ispat yükü davacı tarafa düştüğü halde davalı tarafça teklif edilen yeminin davacılar tarafından 07.12.2011 tarihli oturumda eda ettikleri, ispat yükü kendisine düşmeyen tarafça teklif edilen yeminin eda edilmiş olsa bile sonuç doğurmayacağı, kaldı ki davacıların beyanlarında taşınmazların temliki nedeniyle bedel aldıklarını kabul ve ikrar ettikleri anlaşılmaktadır. Ayrıca tanık olarak dinlenen ve davacıların kardeşi olup, aynı akitle paylarını temlik eden .’nin yapılan satışın iradi olup, iradeyi ifsat edici sebeplerden ari olduğunu beyan ettikleri anlaşılmaktadır.Somut olgular bir bütün halinde değerlendirildiğinde, iddiaların kanıtlanamadığı gözetilerek davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildr. Davalıların temyiz itirazının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, açıklanan gerekçelere göre davacıların temyiz itirazlarının REDDİNE, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.