Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4907 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 15212 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: BURSA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 09/07/2012NUMARASI: 2011/138-2012/398Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davacının tazminat davası açma hakkı saklı kalmak kaydıyla tapu iptal ve tescil talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının 14 parsel sayılı taşınmazdaki 480/1280 payını, 23.07.2009 tarihinde davalı L.Y.’e satış suretiyle temlik ettiği, dava konusu taşınmazın daha sonra Yıldırım Belediyesinin 29.12.2009 tarihli encümen kararına dayalı olarak imar uygulamasına tabi tutulduğu ve davalı L.’in 6874 ada 2 parselde paydaş kılındığı, çekişme konusu taşınmazın davalının yüklenici sıfatı ile yer aldığı kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu edildiği, taşınmazda 16.08.2010 tarihinde kat irtifakı tesis edildiği ve bir kısım bağımsız bölümlerin davalı, kalanlarının dava dışı kişiler adlarına tescil edildiği, davacının kat kar??ılığı inşaat konusunda anlaşmalarına rağmen iradesinin yanıltılarak satış suretiyle temlikin sağlandığını ileri sürerek, eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacının imar öncesi 14 parsel sayılı taşınmazdaki payını davalıya temlik ettiği 23.07.2009 tarihinden, taşınmazda kat irtifakı tesis edilen 16.08.2010 tarihine kadar, davalı tarafından bağımsız bölümlerin kendisine devredileceği inancı yaratılarak hileye düşürüldüğü ve iradesinin ifsat edildiği, esasen bu hususun mahkemenin de kabulünde olduğu, bu tarih esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre davanın süresinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bununla beraber, yörede taşınmazların yaygın olarak kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle yükleniciye devredildiği, özellikle tanık E.’un beyanlarında da davacı ile davalı L. arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması konusunda görüşmeler yapıldığını beyan ettiği, bu görüşmelerin neticesinde davalının davacıya telkin ettiği güven sonucu, taşınmazdaki payını tapuda satış şekilde intikal ettirildiği, bu şekilde davacının iradesinin sakatlanmak suretiyle hileye düşürüldüğü anlaşılmaktadır.Öte yandan, dosyaya ibraz edilen 22.12.2011 tarihli bilirkişi raporunda, çekişme konusu taşınmazın nitelikleri, taşınmazdaki davacının payı, bölgedeki kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde arsa sahiplerinin aldığı pay, binanın toplam yüzölçümü gibi hususlar nazara alındığında davacıya çekişme konusu taşınmaz üzerinde yapılan binada iki daire isabet edeceğinin saptandığı görülmektedir. Hal böyle olunca, bilirkişi raporundaki saptama gözetilerek, tapu iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, davalının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.