MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 20. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/03/2013NUMARASI : 2013/406-2013/228 Yanlar arasında görülen tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, tespit isteğine ilişkindir. Mahkemece, davacının Tapu Sicil Tüzügünün 23. maddesi gereğince önce Tapu Sicil Müdürlüğüne başvurmadan eldeki davayı açmasında hukuki yararının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının, çekişmeli 1968 parsel sayılı taşınmazın miras bırakanı annesi M.Ç.'dan kaldığını, taşınmazın adına intikali için tapuya başvuruda bulunduğunu, fakat tapu kaydında kayıt malikinin T.C. Kimlik numarası ve doğum tarihi yer almadığından malikin kendi miras bırakanı ile aynı kişi olduğu konusunda teredddüte düşüldüğünü, bu konuda tespit talepli dava açması gerektiğinin bildirildiğini, bu sebeple daha önce 18.07.2012 tarihinde tespit talepli Pendik 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde 2012/666E., 2012/1392K. Sayılı davayı açtığını, ne var ki, açılan davanın reddine karar verildi??ini, bunun üzerine intikal işlemleri için tekrar davalı kuruma müracat ettiğini ancak taşınmazın adına intikalinin sağlanmadığını ileri sürerek, 1968 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki ile kendi miras bırakanı M.Ç.nun aynı kişi olduğunun tespiti isteği ile eldeki davayı açtığı, anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; bu tür taleplerde, kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen tapu maliki ile ilgili araştırmada mülkiyet nakline neden olunmaması için, taraf delilleri dışında gerekli görülen hususlarda re'sen araştırma yapılması gerekmektedir. Ayrıca, bu yargılamanın sonucunda verilen kararlar kesin hüküm sayılmamaktadır. Kararın haksız veya hatalı görülmesi halinde ileri sürülen delillere göre yeniden düzeltme talebinde bulunulabilmesi, hükmün değiştirilebilmesi mümkündür. Somut olayda; davacının, daha önce Pendik 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde açtığı 2012/666E., 2012/1392K. Sayılı davanın reddine karar verilmiş ise de bu dava eldeki dava için yukarıda açıklandığı üzere kesin hüküm oluştumaz. Öte yandan davacının çekişmeli taşınmazın adına intikali için davalı kuruma başvuruda bulunduğu, ne var ki; davacı tarafından dosyaya sunulan 16.12.2011 tarihli belgeden davacının bu isteğinin davalı tarafından reddildiği anlaşıldığına göre davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının olmadığını söyleyebilmek mümkün değildir. Öte yandan; davanın tespit niteliğinde bulunduğu ve 6100 sayılı HMK.nın hükümleri gereğince, duruşma açılarak tarafların usulüne uygun olarak duruşmaya davet edilmesi, iddianın esasının araştırılması, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda gerekli araştırmanın yapılarak, tanıkların dinlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Ayrıca; 6100 sayılı HMK.nın 320/1 maddesinin somut olayda uygulama yeri bulunmadığı da açıktır. Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan hususlar gözardı edilerek, tahkikat aşamasına geçilmeden evrak üzerinden karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi davacının dava açmakta hukuki yararı da bulunduğuna göre; yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetisizdir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.