Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 485 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 13220 - Esas Yıl 2012





MAHKEMSİ : MİDYAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/05/2012NUMARASI : 2011/398-2012/440Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, mükerrer kayıt nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, tarafların çap komşusu oldukları, mülkiyet alanlarını belirleyen kadastral sınırların, taşınmazların bulunduğu birliklerde (Işıklar Mahallesi ve Gölcük Mahallesi) ayrı ayrı yapılan tapulama tespitleri sonucu oluştuğu, davacının 12.04.2006 tarihinde satış suretiyle edindiği 42 parsel sayılı taşınmazın 30.09.1998 tarihinde tespit gördüğü ve 04.06.2002 tarihinde tespitin kesinleştiği ve tescil edildiği, davalıya ait 2 parselin ise 25.09.1995 tarihinde tespit edilerek tespitin 14.12.1995 tarihinde kesinleştiği ve tescil edildiği, ne var ki tapulama çalışmalarında yapılan hata nedeniyle kadastral sınırların tam olarak çakışmadığı ve taşınmazların 3.539,99 m2'lik bölümünün mükerrer olarak tespit ve tescil edildiği başka bir ifadeyle bu bölümde mükerrer olarak çap kayıtlarının oluştuğu anlaşılmaktadır.Davacı, taşınmazının 4083 m2' lik kısmının davalı adına kayıtlı parsel içerisinde kaldığını ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur..Bilindiği üzere, 3402 Sayılı Yasanın 22/1 maddesi “ evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastrosu ya da tapulaması yapılmış yerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci bir kadastroya tabi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır” hükmünü getirmiştir. Böylesi bir durumda ise mükerrer olarak oluşturulan hangi sicil kaydına değer verilmesi gerektiği önem ifade eder.Yukarıda değinilen yasal düzenleme ve sapma gösterilmeksizin gerçekleştirilen ve uygulamada benimsenen ilke gereğince, tutanağı önce tanzim edilen sicil kaydının yasal açıdan korunacağı tartışmasızdır. Somut olayda, davacının maliki olduğu 42 (ifraz sonucu 64 ve 65 ) parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin davalı Hazinenin maliki olduğu 2 parsel sayılı taşınmazdan sonra yapıldığı açıktır. Bu durumda davacıya ait taşınmaz kadastrosunun mükerrer olduğunun kabulü gerekmektedir.Hal böyle olunca, davacıya ait taşınmazın kadastro tespit tarihinin sonra olduğu ve davaya konu mükerrer kaydın 3402 sayılı Yasanın 41.maddesi uyarınca düzeltilmesine ilişkin Kadastro Müdürlüğü işleminin iptali için davacının Hazineyi de hasım göstererek Midyat Sulh Hukuk Mahkemesinde açtığı davanın reddedilip,Yargıtayca onanmak suretiyle kesinleştiği de dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere kabulü doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.01.2013tarihinde oybirliğiyle karar verildi.