MAHKEMESİ : ÇAYIRALAN SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/01/2012NUMARASI : 2010/10-2012/9Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Davacı, 106 parsel sayılı taşınmazın murisi Y.K.. adına kayıtlı olduğunu, davalının ise taşınmazı uzun yıllardır tek başına kullandığını ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davaya konu 106 parsel sayılı taşınmazın 28.08.1994 tarihinde yapılan ve 01.12.1995 tarihinde kesinleşen kadastro tespiti ile miras bırakan Y.K.. adına tescil edildiği, kaydın halen muris adına bulunduğu, davacının 15.09.1969 tarihinde ” Miras Payının Tamamının Devir Senedi” başlığı ile düzenlenen sözleşme ile babası Y. K..'tan kendisine kalan tüm miras hakkını kardeşi H.K..'a sattığı, davalının miras bırakanı olan H..'ın ise 21.09.2010 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.Bu durumda,davacının davalının miras bırakanı H..'a miras hakkının devrini öngören harici senet kadastrodan önce düzenlenmiş, buna karşın kadastro tespitinde taşınmaz ortak miras bırakan adına tespit ve tescil edilerek, tespitin kesinleşmesinden itibaren dava tarihine kadar 10 yıldan fazla süre geçmiş olmakla, kadastro öncesi sebebe hak düşürücü süre nedeniyle dayanılamayacağından, anılan harici satışa hukuksal bir değer atfedilemez.Öte yandan, taşınmaz taraflar ile birlikte dava dışı mirasçılara kaldığına göre mirasçılar arasında paylı mülkiyet hükümleri uygulanabilecektir. Taşınmazın uzun süre bir ya da bir kısım mirasçı tarafından tasarruf ediliyor olması onların ilanihaye taşınmazı kullanmalarının gerekçesi olamaz. Ayrıca, her taşınmazın ayrı paydaşlar tarafından kullanılması biçimindeki fiili tasarrufa da hukuki bir değer verilemez. Hal böyle olunca, yukarıdaki açıklamalar uyarınca çekişmeli taşınmazın tamamının davalı tarafından kullanılması nedeniyle olayda intifadan men (yaralanmadan engellenme) koşulunun gerçekleştiği gözetilerek, davanın davacının payı oranında kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile reddi doğru değildir.Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.