Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4824 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 15059 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : NİĞDE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/07/2012NUMARASI : 2006/381-2012/476Yanlar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ;tenkis ve tapu iptali ,tescil davası sonunda yerel mahkemece ,asıl davanın kısmen kabulüne;birleştirilen davanın reddine ilişkin olarak verilen karar asıl davanın davalısı ve birleştirilen davanın davacısı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Asıl dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali; olmadığı takdirde tenkis; birleştirilen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil; aksi halde tenkis isteklerine ilişkindir.Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne;birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki, tapu kaydına (zilyetliğe) dayanılarak açılan bir iptal davasında ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek tescil davası açması için davacıya imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki davayı birleştirerek karara bağlamaktan ibarettir. Değişik anlatımla, sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, Devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği (dolu pafta sistemi) genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 Tarih, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı. Hal böyle olunca; asıl davanın davacısı Ş. A.'a tescil istemli dava açması için olanak tanınması, davanın açılması halinde eldeki dava ile birleştirilmesi, ondan sonra hem asıl dava hem de birleştirilen davalardaki tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle mirasbırakanın yaptığı temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığı saptanarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; anılan kural gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli değildir.Asıl davanın davalısı ve birleştirilen davanın davacısının temyiz itirazları açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 3.4.3013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.