MAHKEMESİ: SEFERİHİSAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 09/10/2001NUMARASI: 2000/202-298Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, tapuda davalı adına kayıtlı ...parsel sayılı taşınmazın 995 m2 lik bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürüp, tapunun iptali ile tescil harici bırakılmasını istemiştir.Davalı, duruşmalara gelmemiş, bir cevap da vermemiştir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 23/1/2007 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edilen Hazine vekili Avukat ...geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz eden vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü : -KARAR- Dava, tapu iptali ve terkin isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Davada ileri sürülen iddianın ve savunmanın içeriğine göre;yanlar arasındaki uyuşmazlığın,"kıyı kenar çizgisinin" saptanmasından kaynaklandığı açıktır. Bilindiği üzere, son kez yürürlüğe giren 362l sayılı kıyı kanunu'nun "kıyı kenar çizgisini"belirleme yöntemine ilişkin 5 ve 9.maddeleri,Anayasa Mahkemesinin iptal kararı kapsamı dışında bırakılmış;anılan kanun maddesinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekle olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 28.ll.l997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararın da "kural olarak,mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğuna;ancak 362l sayılı Kıyı Kanunu'nun 9.maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında,bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine"işaret edilmiştir. Hal böyle olunca,öncelikle idare tarafından 362l sayılı Kanunun 9.maddesi hükmüne göre "kıyı kenar çizgisi" haritasının düzenlenip, düzenlenmediği araştırılmalı,ondan sonra,üç jeologtan oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve Tapu Fen Memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılmalı;harita düzenlendiğinin ve yukarıda değinilen İçtihadı Birleştirme Kararı'nda belirtildiği şekilde işlem gördüğünün,böylece davanın taraflarını bağlayan bir içerik kazandığının anlaşılması durumunda"kıyı kenar çizgisi" idarenin düzenlendiği harita ya değer verilerek saptanmalıdır. Harita düzenlenmediğinin yada düzenlenipte 5/3 sayılı kararda yazılı olduğu gibi bizzat bildirim yapılmadığının veya ilanen bildirime karşın,idari yargıya başvurulmadığının ortaya çıkması halinde ise,kıyı kenar çizgisi,bilimsel verilerden ve düzenlenmiş olmakla birlikte bağlayıcılık niteliğini kazanamamış haritadan yararlanılarak belli edilmeli belirlenen çizgi Tapu Fen memuru sıfatını taşıyan uzman bilirkişinin krokisine infazda kuşkuya yer bırakmıyacak biçimde yansıtılmalı ve sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.Somut olayda, yukarda açıklanan İnançları Birleştirme Kararı uyarınca mahkemece belirlenen kıyı kenar çizgisine göre ..parsel sayılı taşınmazın kısmen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı görülmektedir.Ancak, dosyada mevcut bilgilerden çekişmeli yerde idare tarafından 3621 Sayılı Yasa hükümleri gözetilmek suretiyle yeniden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi çalışmalarının yapıldığı ve bu çalışmaların sürdüğü anlaşılmaktadır. Bu suretle, İdarece yasa hükümleri gözetilerek belirlenecek kıyı kenar çizginin kesinleşmesi halinde tarafları bağlayacağı kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, öncelikle çekişmeli çap kaydının ilk tesisten itibaren tedavülleriyle getirtilmesi, yukarda belirtilen ve idarece sürdürülen kıyı kenar çizgisi tebsit çalışmalarının sonucunun beklenmesi, sonuçlanmış ise, bu hususa ilişkin idari tasarrufun kesinleşip kesinleşmediğinin idareden sorulması, kesinleşmiş ise buna itibar edilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene iade edilmesine, 23.1.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.