Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4780 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18657 - Esas Yıl 2013
ESAS NO : 2013/18657 KARAR NO : 2014/4780MAHKEMESİ : NEVŞEHİR 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/03/2013NUMARASI : 2010/326-2013/148Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davacı Hasan ve davalı Fadime vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, yıkım ve ecrimisil isteklerinin reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 1384 ada 6 parsel sayılı taşınmazın davacı Hasan adına, komşu 1384 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ise davalıların mirasbırakanı Hikmet adına kayıtlı olup anılan taşınmazların 08.04.1988 yılında imar uygulaması ile oluştukları, 1883 ada 5 parsel üzerinde bulunan 1994 yılında başlanıp 1997 yılında bitirilen binanın, davacı parseline 19,72 m² taşkın olduğu dosya kapsamıyla sabittir.Hemen belirtmek gerekir ki; davalı tarafın, davacıya ait taşınmaza haksız elatması saptanarak, elatmanın önlenmesi isteği bakımından davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davacı Hasan'ın temyiz itirazına gelince;Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır. Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.298l sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir. Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur. Somut olayda, davalıların mirasbırakanının dava konusu taşınmazı 25.12.1996 tarihinde üzerindeki binanın kaba inşaatı bitmiş şekilde almış olması karşısında bayiisinin haklarına halef olacağından, imar çapından sonra oluşan yapı nedeniyle iyiniyet iddiasında bulunamayacağı açıktır. Hal böyle olunca, iyiniyetli olmayan davalılar bakımından yıkım ve ecrimisil isteklerinin de kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde reddine karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.