Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4772 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 3521 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 31/12/2008NUMARASI : 2006/319-2008/609Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, ortak miras bırakan babaları O.Ş.’ın 2347,2348 ve 2349 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarının bedellerini kendisinin ödeyerek davalı adına tescil ettirdiğini, anılan temliklerde saklı payı zedeleme kastı bulunduğunu ileri sürerek, tenkis isteğinde bulunmuşlar, yargılama sırasında 22.12.2006 tarihli oturumda muris muvazaası hukuksal nedenine dayandıklarını ve miras payları oranında tapu kaydının iptali ve tescil isteminde bulunmuşlardır.Davalı ve dahili davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, tenkis hukuksal nedenine dayalı tapu iptal, tescil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davacılar vekilinin 22.12.2006 günlü beyanına itibar edilerek davanın ıslah edildiği gerekçesiyle, muris muvazaası hukuksal nedeni gereğince davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 2347, 2348 ve 2349 parsel sayılı taşınmazlardaki davacıların miras bırakanı O.'ın malik olduğu 8/18 payını 24.2.1993 tarihinde dava dışı R.'e, bu şahsında davalı Z. Ş.'a 13.12.2005 tarihinde satış yoluyla temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacılar, miras bırakanın bedelini ödemek suretiyle sicil kayıtlarını davalıya intikal ettirdiğini kendi miras payları bakımından saklı paylarının zedelendiğini ileri sürerek, tenkis isteğinde bulunmuşlar, sonradan davada muris muvazaası hukuksal nedenine dayandıklarını belirtmişlerdir.Hemen belirtilmek gerekir ki, 4.2.1948 tarih 10/3 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere dava açıldıktan sonra davanın konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usule ilişkin işlemlerin ıslah yolu ile düzeltilmesi mümkün olduğu gibi, davanın sebebinde de ıslah olanaklıdır. Kaldı ki, HUMK.'nun 185. maddesinin 2. Bendinde davacının karşı tarafın rızası olmaksızın ıslah yoluyla davasının mahiyetini değiştirebileceği kabul edilmiştir. Esasen, 20.7.1999 tarih 1/33 Sayılı Anayasa Mahkemesi kararıyla HUMK.'nun 87/son maddesi hükmü iptal edilerek müddeabihin arttırabileceği öngörülmüştür.Ne varki, davacılar tarafından HUMK.'nun 83 ve müteakip maddelerinde öngörüldüğü şekilde bir ıslahın yapılmadığı da sabittir. O halde, yasaca öngörüldüğü şekilde ıslahın gerçekleşmediği gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.