Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4767 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 2630 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İSTANBUL 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/06/2013NUMARASI : 2008/391-2013/227Taraflar arasında görülen alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı Kayyım tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, 5737 sayılı Yasanın 17. maddesine dayalı olarak açılan ve taşınmazın kamulaştırılması nedeniyle kamulaştırma bedelinin tahsili isteğine ilişkindir.Mahkemece, taşınmaz kayıt maliklerinin gaip olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu arsa vasıflı 270 ada 28 parsel sayılı taşınmazın 31.08.1948 tarihinde kadastro çalışmaları ile 8/16 payının A. kızı S. H. 2/16 payının A. Ş. Karısı Z., 3/16 payının A.Ş. oğlu M. R. 3/16 payının A. Ş. oğlu M. adlarına tescil edildiği, Beyoğlu 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2001/219 Esas - 2001/808 sayılı kararı ile Defterdarın kayyım olarak atandığı, taşınmazın kamulaştırılması nedeniyle kayıt maliki paydaşlardan “A. Ş. oğlu M. R.”ın payına karşılık gelen bedel dışındaki bedelin kayyım hesabına aktarıldığı, davacı Vakıflar İdaresinin 5737 sayılı Yasanın 17. Maddesine dayalı olarak taşınmazın aslının vakıf olduğu ve mutasarrıfların mirasçı bırakmadan öldükleri iddiasına dayalı olarak taşınmazın kamulaştırılması nedeniyle taviz bedeli dışında kayyım hesabına aktarılan kamulaştırma bedelinin tahsili istemiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; 5737 sayılı Yasanın 17. maddesinde “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” hükmüne yer verilmiş olup, anılan yasal düzenleme uyarınca taşınmazın vakfı adına tesciline karar verilebilmesi için mukataalı ya da icareteynli olup olmadığı, kayıt maliklerinin gaip olup olmadıklarının, mirasçılarının bulunup bulunmadığının saptanması gerektiğinde kuşku yoktur. Somut olaya gelince, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde hüküm vermeye elverişli olduğu söylenemez. Şöyle ki, kayıt maliklerinin mirasçıları bulunup bulunmadığı yönünde yapılan gazete ilanlarında “A. kızı S. H., A.Ş. Karısı Z. A. Ş. oğlu M.”nın isimlerinin yer almadığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, paydaşlardan A. Ş. oğlu M. R.dışındaki kayıt maliklerinin paylarına karşılık gelen bedel üzerinden kabul kararı verilmiş olduğu gözetilerek “A. kızı S. H., A. Ş. Karısı Z., A.Ş. oğlu M.” hakkında usulüne uygun olarak ilan yaptırılması, mirasçı bırakmadan ölüp ölmedikleri hususunda hükme yeterli araştırma ve inceleme yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken anılan husus gözardı edilerek karar verilmiş olması doğru değildir. Kabule göre de; davalı kayyımın davada yasal hasım konumunda olduğu gözetilmeksizin harç, yargılama gideri ve bu giderlerden sayılan vekâlet ücretinden sorumlu tutulmuş olması da isabetsizdir.Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.