Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4763 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19222 - Esas Yıl 2013





ESAS NO : 2013/19222 KARAR NO : 2014/4763MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/05/2013NUMARASI : 2010/310-2013/324Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşmalı temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..'nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, duruşma isteği dava değeri yönünden reddedilip, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı paya yönelik iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davacı tarafından 1982 yılında çekişmeli taşınmazlardan bir bölümü hakkında aynı iddia ile tenkis davası açıldığı, bunun üzerine mirasçıların biraraya gelerek paylaşım yaptıkları , davacının da davasından feragat ettiği, 12.04.1985 tarihinde çekişmeli 1000 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tescilinin yapıldığı, daha sonra dava dışı kişilere satıldığı, paylaşım yapıldığı halde eldeki davanın açılmasının iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine, davalılardan Ö.. A.. hakkındaki dava atiye terk edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan tüm delillerden; miras bırakan A, A.'ün 20.01.1982 tarihinde öldüğü, geride davacı ve davalılar ile dava dışı kızı F. O.'ın mirasçı olarak kaldıkları, miras bırakanın 08.03.1968 tarihinde kayden malik olduğu 38 parça taşınmazı oğulları olan H. ve M. A. A.'e 1/2'şer paylı mülkiyet üzere satış yoluyla temlik ettiği, M. A. A.'ün 1990 yılında, Hüseyin'in ise 2003 yılında öldükleri geride mirasçı olarak davalıların kaldıkları, miras bırakanın temlik tarihinde temlik dışı 10 parça taşınmazının bulunduğu, davacının 08.03.1968 tarihli akitle temlik edilen taşınmazlara yönelik tenkis isteğiyle dava açtığı, ancak 15.04.1984 tarihinde davasından feragat ettiği, Kocaeli 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1982/266E-1985/81K sayılı ilamıyla tenkis davasının feragat yönünden reddine karar verildiği, kararın tebliğe çıkarılmadığı, F. O.'ında aynı taşınmazlar yönünden H. ve M. A. aleyhine tenkis davası açtığı, Kocaeli 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.09.1986gün 1983/45E-1986/414K sayılı ilamıyla tenkis davasının kabul edilerek bedele hükmedildiği, temyiz edilmeksizin kesinleştiği, çekişmeli taşınmazlardan 1000 parsel sayılı 2.600m2 taşınmazın tamamının 12.04.1985 tarihinde, dava dışı 3469 parsel sayılı 2.240m2 yüzölçümündeki taşınmazın ise 8/12 payının 02.12.1994 tarihinde davacıya satış yoluyla devredildiği, davacınında anılan parselleri dava tarihinden önce dava dışı kişilere sattığı, davacının 29.07.2010 tarihli dilekçe ile 08.03.1968 tarihli akitle M. A. ve Hüseyin'e temlik edilen 36 parça taşınmaz ile Deretepe Köyü 5 ada 120, 6 ada 120, 118, 112, 103, 212, 239, 243 ve 119 parsel sayılı taşınmazlar hakkında eldeki davayı açtığı, 08.03.1968 tarihli akitte temlik edilen taşınmazlardan 763 ve 974 parseller hakkında dava açmadığı, 08.03.1968 tarihli akitle temlik edilen Durhasan Köyünde bulunan 7 parça taşınmazın ise parsel numarası yerine tapu kütüğündeki sıra numarası yazılmak suretiyle parsel numaralarında yanlışlık yapıldığı, anılan akitteki çekişmeli taşınmazlardan 644, 687, 811, 821, 823, 838, 867,873, 874 ve 1096 parsel sayılı taşınmazların 13.06.2000 tarihinde kamulaştırma yoluyla Hazine adına tescil edildikleri, Gündoğdu Köyü 650 parsel ile , Deretepe Köyü 632, 636, 646,679, 698, 701, 702,704, 900, 907, 910, 912, 964 ve 1011 parsel sayılı taşınmazlar dışındaki dava edilen parsellerin dava tarihinden önce dava dışı kişiler adlarına kayıtlı oldukları anlaşılmaktadır.Dosya içeriğinden çekişmeli 1000 parsel sayılı taşınmazın davalıların miras bırakanları M. A. A. ve H. A. tarafından 12.04.1985 tarihinde davacıya satış yoluyla temlik edildiği ve davacınında 29.11.1992 tarihinde dava dışı kişiye sattığı anlaşıldığından davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır.Yerel mahkemece davanın reddine karar verildiğine göre davacı vekilinin anılan parsele yönelik temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde değildir. Reddine . Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olaya gelince mahkemece yukarıda değinilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmadan dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı; 08.03.1968 tarihli akitle temlik edilen 38 parça taşınmaza yönelik tenkis isteğiyle dava açıp 15.04.1984 tarihinde davasından feragat etmiş ise de 22.05.1987 gün 1986/4-1987/5 sayılı inançları birleştirme kararı uyarınca bu kez aynı taşınmazlar yönünden muris muvazaası hukuksal sebebine tutunarak tapu iptali ve tescil davası açmasına hukuken engel bir durum bulunmamaktadır. Miras bırakan tarafından davalıların miras bırakanlarına temlik edilen 1000 parsel sayılı taşınmaz ile temlik dışı 3469 parseldeki 8/12 payın eldeki davadan önce davacıya satış yoluyla devredilmesi, taraflar arasında anlaşma yapıldığı ve muris muvazaasının sözkonusu olmadığı anlamına gelmez.D. Köyünde bulunan 93, 96, 206, 232, 423, 751 ve 765 sayılı taşınmazların parsel numaraları dava dilekçesinde yanlışlıkla 92, 95, 205, 231, 422, 750 ve 764 olarak yazılmış ise de davalı tarafın doğru olarak gösterilmiş olması halinde parsel numarasındaki maddi hatalar sonuca etkili değildir. Mahkemece, dava dilekçesinde D. Köyünde bulunan ve parsel numarası yanlış yazılan taşınmazların tapu kayıtları getirtilmiş, anılan taşınmazların miras bırakanla ve davanın taraflarıyla ilgilerinin bulunmadığı, 1954 yılında yapılan kadastro sırasında dava dışı kişiler adlarına tescil edildikleri belirlendiği halde 08.03.1968 tarihli akitle davalıların miras bırakanlarına temlik edilen 93, 96, 206, 232, 423, 751 ve 765 sayılı taşınmazların tapu kayıtları getirtilmeden davalılar huzuruyla yargılama yapılıp yazılı şekilde sonuçlandırılmıştır.Bilindiği üzere tapu iptali ve tescil davaları, iptali istenen tapu kayıtlarındaki malik/malikler taraf gösterilerek açılmalıdır. Pasif taraf sıfatı itiraz niteliğinde olup mahkemece istek olmasızın gözetilmelidir.Çekişmeli taşınmazlardan 644, 687, 811, 821, 823, 838, 867,873, 874 ve 1096 parsel sayılı taşınmazların dava tarihinden önce kamulaştırma yoluyla 13.06.2000 tarihinde Hazine adına tescil edildikleri, davacıda iptal ve pay oranında tescil isteğiyle dava açtığı halde mahkemece anılan parseller yönünden davanın taraf sıfatı yokluğundan reddine kararı verilmesi gerekirken esas hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Bu durumda 644, 687, 811, 821, 823, 838, 867,873, 874, 1096 ve 1000 parseller dışında kalan çekişmeli taşınmazların ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri tapu sicil müdürlüğünden getirtilerek, taşınmazlar miras bırakan tarafından M. A. A., H. A. veya bunların mirasçılarına temlik edilmişler, onlar tarafından da eldeki dava tarihinden sonra dava dışı gerçek veya tüzel kişilere devir yapılmış ise bu durumda HMK'nin 125.maddesi uyarınca işlem yapılması, taşınmazların miras bırakan adına hiç tescil edilmeyip dava dışı kişiler adlarına kayıtlı olduklarının tespiti halinde davanın esas yönünden reddedilmesi, dava konusu taşınmazlar miras bırakan tarafından M. A. A., H. A. veya bunların mirasçılarına temlik edilmişler onlar tarafından da dava tarihinden önce dava dışı gerçek veya tüzel kişilere devir yapılmış ise davacı iptal ve tescil isteğiyle eldeki davayı açtığından davanın pasif taraf sıfatı yokluğundan reddedilmesi, çekişmeli taşınmazlar miras bırakan tarafından M. A. A., H. A. veya bunların mirasçılarına temlik edilmiş ise bu durumda yukarıda değinilen şekilde muris muvazaası yönünden inceleme, araştırma yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü 6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.