Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4728 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1468 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacılar, mirasbırakan babaları ...'in paydaşı olduğu 144 parsel sayılı taşınmazdaki payını ölümünden 12 gün önce ölünceye kadar bakma akdi ile davalı gelini ...ye temlik ettiğini, ..nin de devraldığı payın bir kısmını murisin diğer oğlu davalı ...'e devrettiğini, anılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptali ile terekeye iadesini, ıslahla miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, mirasbırakanın temliki bakım ihtiyacı nedeniyle gerçekleştirdiğini, bakım borcunun da yerine getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece,murisin mirasçılarından mal kaçırma kastının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...'in paydaşı olduğu 144 parsel sayılı taşınmazdaki 31/77 payını 15.11.1999 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalı ...'e devrettiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.Somut olayda, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda yapıldığını söyleyebilme imkanı yoktur.Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle öncelikle mirasbırakan ...'e ait veraset belgesi veya tüm mirasçılarını gösterir nüfus aile kayıt tablosunun temin edilmesi, mirasbırakanın başka mal varlığının olup olmadığının ve tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve hakların araştırılması, tapu kayıtları ve özellikle resmi akitlerin merciinden getirtilmesi, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davacılar vekilinin, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.