MAHKEMESİ : SAMSUN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/06/2011NUMARASI : 2011/266-2011/340Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 19 nolu bağımsız bölümde davanın 08.09.1995 tarihinden beri fuzuli şagil olduğunu, açtığı tapu iptal ve tescil davasının da redle sonuçlandığını yapılan ihtarlara rağmen taşınmazı tahliye etmediği gibi ecrimisil de ödemediğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiş, 21.06.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile ecrimisil miktarını artırmıştır.Davalı, çekişme konusu taşınmazın üye olduğu dava dışı kooperatif tarafından kur'a sonucu kaba inşaat halinde teslim edildiğini, taşınmazda zorunlu ve faydalı masraflar yaptığını belirterek tapu kaydının iptal ve tesciline olmazsa yüklenici Kooperatif aleyhine açtığı tazminat davası sonucu lehine hükmedilen alacak bedelini, çekişmeli daire karşılığında temlik edebileceğini önererek davanın reddini savunmuştur.Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; "... elatmanın önlenmesi isteği bakımından dava değeri belirlenerek haç ikmalinin sağlanması ondan sonra işin esası bakımından bir hüküm kurulması" gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, bağımsız bölüme elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacı 08.08.2011 tarihli dava dilekçesinde; elatmanın önlenmesi yanısıra 08.09.1995 tarihinden itibaren işleyecek ecrimisil isteği ile eldeki davayı açmıştır.Gerçekten de; kayden davacıya ait 33 ada, 11 parsel sayılı taşınmazda yer alan 19 nolu bağımsız bölüme, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı olmadığı halde ikamet etmek suretiyle müdahale ettiği saptanarak, elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu hususa değinen temyiz itirazı yerinde değildir. Reddine.Ne varki, ecrimisil isteği bakımından yapılan değerlendirmede aynı isabetin sağlandığını söyleyebilme olanağı yoktur.Şöyle ki, davacının çekişme konusu bağımsız bölümü hükmen tescil yoluyla 18.11.2002 tarihinde edindiği ve adına sicil kaydı oluştuğu, davalının da dava dışı yükleniciden haricen satın almaya dayalı olarak bağımsız bölümde hak iddia ettiği, davalının arsa maliki davacı ve dava dışı yüklenici aleyhine, Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde, 02.04.2004 tarihinde açıtığı iptal tescil davasının yapılan yargılaması sonucunda davanın reddine karar verildiği, anılan kararın 12.07.2005 tarihinde kesinleştiği, davalının 1995 tarihinden bu yana mülkiyet iddiasıyla çekişmeli taşınmazda ikamet etmek suretiyle tasarrufta bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir. Davacı her ne kadar aleyhine açılan iptal tescil davasının reddinden sonra 2006 ve 2008 yıllarında davalı aleyhine ihtarname keşide etmiş ise de ihtarnameleri takiben dava açmadığı bilakis anılan ihtarnamelerden sonra en son 03.03.2009 yılında tahliye ve ecrimisil istemli ihtarname keşide ettiği ve ihtarnamenin 04.03.2009'da tebliğ edildiği ve eldeki davanın da 12.09.2011 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda; davacının en son keşide ettiği ihtarnamenin tebliğinden önceki döneme ilişkin davalının kullanımının muvafakate dayalı olduğu kabul edilmelidir.Bilindiği üzere; gerek öğretide gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir değişle işgal tazminatı, hak sahibinin taşınmazı haksız biçimde kullanan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği en azı kira geliri, en fazlası mahrum kalınan gelir kaybına karşılık gelen bir bedeldir.Eksiğin tamamlatılması yoluyla getirtilen 03.03.2009 tarihli ihtarname ile intifadan men koşulunun gerçekleştiği, ihtarnamenin 04.03.2009 tarihinde keşide edildiği, anılan ihtarname ile tebliğinden itibaren gerek tahliye gerekse ecrimisil tahsili için 15 günlük sürenin verildiği, sonuç olarak tebliğ tarihinden itibaren işleyecek 15 günlük sürenin bitimi ile davanın açıldığı 04.09.2009 tarihleri arasındaki dönem bakımından davacının fuzuli şagil sayılabileceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca; ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren verilen 15 günlük sürenin bitim tarihi de dikkate alınarak, dava tarihine kadar belirlenecek ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile daha önceki dönemi de kapsar şekilde ecrimisile hükmedilmesi isabetsizdir.Davalı vekilinin, belirtilen sebeplerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.