Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4694 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17412 - Esas Yıl 2013





ESAS NO : 2013/17412 KARAR NO : 2014/4694MAHKEMESİ : SİVAS 2. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/04/2013NUMARASI : 2012/1604-2013/520 Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi.. raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. İlgili Tapu Müdürlüğü, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tapu müdürlüğünden getirtilen kayıtlara göre malik sütununda tapu malikinin kimlik bilgilerinin davacının isteği gibi '' Mustafa oğlu A.. U.. '' olduğu ve davanın konusuz kaldığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/9-ç maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır. Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır. HMK'nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir. Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir: 1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir. 2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir. 3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır. 4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir. Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de, idari yoldan tapu kayıtlarında intikal yaptırılamadığından zorunlu olarak dava açılan bu gibi durumlarda, tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilmelidir. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacının kayden maliki olduğu 509 ve 1418 parsel sayılı taşınmazların sicil kayıtlarında ''Mustafa'' olan baba adının sehven ''Ömer '' olarak yazıldığını ileri sürerek eldeki davayı açtığı, mahkemece getirtilen tapulama tutanaklarında malik baba adının ''Ömer'' olarak gösterildiği, tapu müdürlüğünce 28.12.2012 tarihinde mahkemeye gönderilen tapu kayıtlarında malik baba adının ''Mustafa'' olarak yer aldığı, 20.02.2013 tarihinde gönderilen tapu kayıtlarında ise ''Ömer'' olarak yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, davacının temyiz dilekçesinde mahalle oluşumu nedeniyle yenileme çalışmaları yapıldığını ve dava konusu taşınmazların 124 ada 74 parsel ile 111 ada 161 parsel numaraları ile '' Ömer oğlu A.. U..'' adına tescil edildiğini belirterek, 74 ve 161 parsellere ait tapu kayıtlarını sunduğu görülmektedir. Hal böyle olunca, mahkemece getirtilen tapu kayıtlarda malik baba isiminin birbirinden farklı olduğu gözetilerek, taşınmazların son durumunu gösterir şekilde tapu kayıtlarının ilgili tapu müdürlüğünden yeniden temini ile yukarıda açıklanan ilke ve esaslara göre davanın esasının incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.