MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR-Dava çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, 03/12/2013 ve10/12/2013 tarihli bilirkişi raporlarına itibar edilerek, davacının iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Çekişmeli taşınmazın davacı,davalı ... ve dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu ve davalı belediyenin taşınmazın bir bölümünden yol geçirdiği sabittir.Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir 4721 s. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 237, Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK'nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Ne var ki, mahkemece davalı ... bakımından, bu yönde bir inceleme yapılmış değildir.Hâl böyle olunca; davalı ... hakkındaki davanın kabul edilmesi davalı ... bakımından, yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca; taşınmazda tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının saptanması, oluşmuşsa hangi paydaşa hangi bölümün bırakıldığı belirlenip, bilirkişi krokisinde gösterilmesi, davacının kullanımına bırakılan bölüme davalı ...'ın elatmasının olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, fiili kullanma biçimi oluşmuş, davacının kullanımına bırakılan bölüme davalı ...'ın elatması varsa davanın kabul edilmesi aksi halde uyuşmazlığın paylı mülkiyet hükümlerine göre çözülmesi davacının taşınmazda çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanacağı bir bölümün olup olmadığının saptanması gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Davacı tarafın temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.