Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4684 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 13451 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ : İZMİR 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/04/2011NUMARASI : 2002/1200-2011/199Taraflar arasında görülen davada;Davacı tereke temsilcisi, davalılardan B. ve İ..'in, miras bırakan S.F. Tabak'ın ölümünden sonra sahte nüfus kaydına dayanarak aldıkları sahte veraset ilamıyla çekişme konusu 1171 ada 3 sayılı parseldeki 20 nolu bağımsız bölümü yolsuz olarak adlarına intikal ettirdiklerini; vekilleri olan anneleri Arman vasıtasıyla kendileri ile işbirliği yapan diğer davalı N.'a düşük bir bedelle sattıklarını ileri sürüp, tapu kaydının iptali ile muris S.F. Tabak adına tescilini istemiştir.Davalı, N., tapudaki kayda güvenerek taşınmazı iyiniyetle iktisap ettiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.Davalılar B. ve İ..de, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne kara verilmiştir.Karar, davalı N. vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, sahtecilik hukuksal nedeninden kaynaklanan yolsuz tescile dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan S.F. T.'ın sonradan boşandığı A.'ın ilk evliliğinden olma çocukları davalılar İ.. ve B.'yı evlat edindiği, ancak bu hususun nüfus kayıtlarına geçmediği ve sözleşme bazında kaldığı, S.F.'in A.dan boşandıktan sonra kurulan evlatlık bağıtının İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava neticesinde 1998/845 E. 1998/774 K. sayılı karar ile feshedilerek kesinleştiği; S.F.'in 24.1.2002 tarihinde öldüğü, ne var ki, B. ve İ..'in nüfusa yansımayan ve feshedilen evlatlık sözleşmesini S..'ın ölümünden sonra kayda geçirttikleri ve İzmir 9. Sulh Hukuk Mahkemesinden aldıkları 2002/ 921 E. 2002/883 K. sayılı mirasçılık belgesine istinaden S..'ın maliki olduğu çekişme konusu 1171 ada 3 sayılı parseldeki 20 nolu bağımsız bölümü üzerlerine intikal ettirdikten sonra, davalılar İ..ve B.'ya vekaleten anneleri A.. tarafından davalı N.'a 17.9.2002 tarihinde satış suretiyle devredildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, 27.12.1939 tarih, 11/60 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca S.. üzerindeki sicil kaydını kendi adlarına intikal ettiren davalılar B. ve İrem' in ilk el, onlardan edinen davalı N.'ın ise ikinci el durumunda bulundukları, ilk eller adına oluşan kaydın yolsuz tescil niteliğini taşıdığından TMK'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları, ancak, onlardan, sicilin aleniliği ve güvenirliği prensibine istinaden edinen N.'ın ikinci el konumunda bulunduğu için koşullarının gerçekleşmesi halinde aynı Yasanın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanacağı açıktır.Davalı N., satışa aracılık yapan emlak komisyoncusu marifetiyle taşınmazı edindiğini, satış bedelini ödediğini bildirmiş olup, gerçekten de, taşınmazın satın alma tarihlerine tekabül eden tarihte de davalının banka mevduat hesabından paranın çekildiği banka kayıtları ile sabittir. Diğer taraftan, davalılar B. ve İrem ile anneleri Arman hakkında sahte işlemden dolayı diğer davalı son kayıt maliki N. hakkında da "cürüm eşyasını bilerek edinme" suçundan dolayı kamu davası açılmış, İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesince 2003/689 E. 2005/355 K. sayılı karar ile Arman, B. ve İrem'in mahkûmiyetlerine ve davalı N.'ın da; "müsnet suçu işlemediğinin anlaşıldığı " gerekçesiyle beraatine karar verilmiştir. Her ne kadar, BK'nun 53. maddesi hükmüne göre ceza mahkemesince ittihaz edilen beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de, beraatin gerekçesini teşkil eden maddi olgular yönünden hukuk hakiminin bağlı olacağı tartışmasızdır. Somut olaya bu düzenlemeler çerçevesinde bakıldığında, özellikle, davalı N. hakkında verilen beraat kararının gerekçesi eldeki dosya içindeki deliller ile birlikte değerlendirildiğinde, davalı N.'ın, ilk el durumunda bulunan diğer davalılar ile el ve işbirliği içerisinde hareket ettiğini, kötüniyetli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalı N.'ın temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.