Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4683 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 13480 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ : BODRUM 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 23/05/2011NUMARASI : 2009/1100-2011/355Yanlar arasında görülen tapu iptali-tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Asıl ve birleşen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescili isteğine ilişkin olup, mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamından sonra, yapılan araştırma ve inceleme sonucunda çekişmeli taşınmazın son kayıt maliki davalı H.'nin edinmesinde iyiniyetli olduğu, Türk Medeni Kanununun 1023.maddesi koruyuculuğu altında bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişmeli 4397 parsel sayılı taşınmazın davalı Kazım tarafından davalı H.'ye 08.10.1997 tarihinde satış suretiyle temlik edilmesine karşın, satıcı Kazım tarafından, taşınmazdaki muhtesatların kiraya verilmek ve kira bedelleri tahsil edilmek suretiyle uzun yıllardır tasarruf edildiği, ayrıca K...ın, taşınmazı satış yoluyla temlik ettiği halde kayıt maliki H. ile aralarında düzenlenen kira sözleşmesine istinaden taşınmazdaki muhtesatların bir bölümünde oturmaya devam ettiği, tüm bu hususlar itibariyle, davalı H. ile davalı kazım arasındaki beşeri ilişkilerin yoğunluğu gözetildiğinde, davalı H.'nin, Türk Medeni Kanununun 1024.maddesi hükmü uyarınca başlangıçta yapılan muvazaalı işlemi bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, çekişmeli taşınmazın gerçek bedeli ile akitte gösterilen değeri arasında da aşırı fark bulunduğu da keşfen saptanmıştır. O halde, anılan bu olgular birlikte değerlendirildiğinde, somut olayın 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının kapsamında ve bir başka ifadeyle davalı H.'nin edinmesinde iyiniyetli olmadığı, Türk Medeni Kanununun 1023.maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı kabul edilmelidir. Hal böyle olunca, asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.