MAHKEMESİ : KOCAELİ 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/12/2008NUMARASI : 2008/62-2008/438Taraflar arasında görülen davada;Davacı,davalıların miras bırakanı adına tapuda kayıtlı 126 ada 4 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığını ileri sürüp tapu kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir.Davalılar,dava konusu taşınmazın yer aldığı alanda usulüne uygun kıyı kenar çizgisi belirlemesi yapılmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlar,karşı davalarında ise, 126 ada 4 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda yapılan kıyı kenar çizgisi belirlemesinden haberdar edilmediklerini ileri sürüp taşınmazın rayiç değerinin tespit edilerek şimdilik 10.000,00 YTL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.Mahkemece,çekişme konusu taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı talep edilen kısım yönünden hüküm kurulması gerektiği,karşı dava açısından henüz iptal edilmiş bir tapu kaydı olmadığı,dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne karşı davanın reddine karar verilmiştir.Karar,davalılar (karşı davanın davacıları) tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla,tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve sicilin kütükten terkini karşı dava ise, tazminat isteğine ilişkindir.Mahkemece, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitinin 18.11.1980 tarihinde yapıldığı, 31.3.1981 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 20.2.2008 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Her ne kadar çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi içende kalan bölümü devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu mali niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacak (Anayasanın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C.maddesi gereğince ) yerlerden olduğu keşfen saptanmış ise de; 25.2.2009 tarihinde kabul edilip 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2.maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12.maddesinin 3.fıkrasına eklenen " bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" ve 3.maddesi ile eklenen geçici 10.Maddesinin " bu kanunun 12.maddesinin 3.fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır." şeklindeki hükmü gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarih olan 31.3.1981 tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12.maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu sabittir.Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında tapu iptali ve terkin istekli davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.Davalıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.