MAHKEMESİ: ÇAYELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 20/02/2007NUMARASI: 2006/11-20Taraflar arasında görülen davada;Davacı, .parsel sayılı taşınmazın maliki bulunduğunu, taşınmazın üzerindeki hastane binası ve lojman binası ile birlikte 5283 Sayılı Yasa gereğince davalı Hazine adına tescil edildiğini, ancak lojman binasının anılan yasa kapsamına girmediğini ileri sürüp, lojman binasına ait tapu kaydının iptali ile idare adına tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının iddiası sabit görülerek, davanın kabulüne verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu .parsel sayılı taşınmazın Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü'ne ait iken üzerinde hastane binası bulunması sebebiyle 5283 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davalı Hazineye devredildiği anlaşılmaktadır.Davacı idare, ..parsel sayılı taşınmazı üzerinde, hastane binası bulunduğu gibi aynı zamanda mensuplarının lojman ihtayacını karşılayan binalarında bulunduğunu, lojman niteliğinde olan bölümlerin yasa kapsamında bulunmadığı halde davalıya devredildiğini ileri sürerek, bu bölümlere ilişkin tapunun iptali ilel adına tescilini istemiştir.Yanlar arasındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasında, 19.1.2005 gün ve 25705 sayılı mükerrer resmi gazetede yayınlanan “bazı kamu kurum ve kuruluşlarına ait sağlık birimlerinin Sağlık Bakanlığına devredilmesine” ilişkin 5283 Sayılı Yasanın amaç ve kapsamını belirlemede zorunluluk bulunduğu kuşkusuzdur.Anılan yasanın “tanımlar” başlıklı 3/d maddesi, “kurum tabiplikleri hariç olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarına ait hastane, dispanser, sağlık merkezi veya istasyonu ile her ne ad altında olursa olsun insan sağlığı ile ilgili hizmet sunan tüm birimleri sağlık birimi olarak tanımlamış; yasanın 4.maddesi, “kamu kurum ve kuruluşlarına ait tüm sağlık birimleri; bunlara ait her türlü görev, hak ve yükümlülükler, taşınırlar ve taşınmazlarla birlikte Soysal Sigortalar Kurumuna ait alanları bedeli karşılığı, diğerleri bedelsiz olarak aşağıdaki usul ve esaslar çerçevesinde bakanlığa devredilir;” hükmünü düzenlemiş; 4/b-1.maddesi, “devirlerin kurulacak komisyonlar aracılığı ile yapılacağını ve komisyonların nasıl kurulduğunu belirlemiş; 4/e maddesinde ise “devredilen sağlık birimleri, kamu kurum ve kuruluşlarına ait arazi, arsa ve binaların bir bölümünde hizmet vermesi halinde, bunların komisyonlarca tespit edilecek kısımları gerektiğinde ifraz edilerek veya kat mülkiyeti ya da kat irtifakı kurularak Bakanlığa devredilir. Bu kısımların tespitinde; Sosyal Sigortalar Kurumunun ihtiyacı, hizmetin etkin ve verimli sunulması ve geleceğe yönelik kapasite ihtiyacı göz önünde bulundurulur. Binaların bir kısmında hizmet sunulan sağlık birimlerinin devrinde komisyonlarca, devrin taşınır, taşıtlar ve personelle sınırlı tutulmasına da karar verilebilir.” 4/1 maddesinde de “bu kanunla Bakanlığa devredilen sağlık birimlerine ait taşınmazların mülkiyeti tapuda resen Hazine adına tescil edildikten sonra bu taşınmazlar Sağlık Bakanlığına tahsis edilmiş sayılır biçiminde düzenlemeye yer verilmiştir. Tüm bu hükümler ışığında Yasanın 4. maddesinde kastedilen taşınmazların “fiilen sağlık hizmeti veren taşınmazlar olduğu” sonucuna varılmaktadır.Nitekim, Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü yazılarında da devredilmesi gereken taşınmazların fiilen sağlık hizmeti verilen taşınmazlar olduğu vurgulanmıştır.Somut olaya gelince, gerçekten de taşınmazın bir kısım bölümlerinin fiilen sağlık hizmeti veren hastane niteliğinde olduğu, bir kısmının da devri gerekmeyen lojmanniteliğinde yer olduğu bilirkişi raporuyla sabittir.Devri gerekmeyen yerlerin ifrazının mümkün olması halinde, davanın kabul edilmesi gerektiğinde kuşku yoktur. Ancak, bunun ve 3194 Sayılı Yasanın 15 ve 16.maddesi hükmü uyarınca belediye encümeninin ifrazının mümkün olup olmadığına ilişkin kararına bağlı olacağı şüphesizdir.Ne varki, mahkemece sadece belediye başkanlığının imzaladığı yazı ile yetinilerek karar tesisi cihetine gidilmiştir. O halde, öncelikle bilirkişi raporunda yasa kapsamında olmadığı belirtilen taşınmaz üzerindeki lojman binası yerinin ifrazının mümkün olup olmadığının belediye encümeninden alınacak kararla saptanması, orada belirlenecek durum gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.4.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.