Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4657 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 3386 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: KIZILTEPE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 13/10/2008NUMARASI: 2006/310-2008/684Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;Davacı,(bir. dos. davalısı) asıl ve birleşen davalarında; kadastro çalışmaları sırasında taşlık olması nedeniyle tespit harici bırakılan çekişmeli taşınmazların dava dışı M.Ö. tarafından 2001 yılında taşlarının temizlenerek tarım arazisi haline getirildiklerini ve o tarihten itibaren işgal edildiklerini; anılan kişi yönünden Türk Medeni Yasasının 713. maddesi gereğince kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığını ve 3402 Sayılı Yasanın 17. maddesinde düzenlenen imar-ihya şartlarının oluşmadığını ileri sürüp, Kadastro Yasasının 18. maddesi uyarınca Hazine adına tescillerini istemiş, birleşen diğer davanın reddini savunmuştur.Birleşen dosya davacısı; taşlık olması nedeniyle kadastro harici bırakılan yaklaşık 100 dönümlük taşınmazı, kadastro çalışmalarının bitim tarihinden itibaren taşlarını temizlemek suretiyle ihya edip, tarım arazisi haline getirdiğini ve 30 yıldır ekip- biçerek kullanma şeklinde zilyet olduğunu, Türk Medeni Yasasının 713. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiğini ileri sürerek taşınmazın adına tescilini istemiş son celse, 792 sayılı parsel sınırları içerisinde kalan bölüm yönünden tescil talebinden feragat ettiğini bildirmiştir.Davalı köy tüzel kişiliği, davaya yanıt vermemiştir.Mahkemece, birleşen zilyetliğe dayalı tescil davasında iddianın ispatlandığı ve kısmen feragat edildiği gerekçesiyle, bu davanın kısmen kabulüne, hazinenin davasının reddine karar verilmiştir.Karar, davacı(Bir.Dos. Davalısı) Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Asıl ve birleşen ikinci dava, 3402 Sayılı Yasanın 18. maddesinden kaynaklanan tescil; birleşen birinci dava ise, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tescil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, Hazinenin davasının reddine, birleşen dosya davacısı H. Ö.'in davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; asıl ve birleşen 2006/ 270 esas sayılı dosyalarda 16.5.2006 tarihinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişinin " çekişme konusu taşınmazların kadastro çalışmalarının bitiminden itibaren 20 yılı aşkın süredir dava dışı M. Ö.'in kullanımında olduğunu" ifade ettiği ve fen bilirkişilerin buna bağlı olarak aynı yönde raporlar sundukları ,davacı H.Ö.'in açmış olduği zilyetliğe dayalı tescil davasının birleştirilmesinden sonra 10.12.2006 tarihinde yapılan uygulama sırasında dinlenen yerel bilirkişi N. E. ile tanık M. E. İ.'ın ise " dava konusu taşınmaza 1980 yılından itibaren davacı H.'nin malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız zilyet bulunduğunu" beyan ettikleri ve hükme esas alınan 26.2.2007 tarihli teknik bilirkişilerce düzenlenen raporda " hazinenin asıl ve birleşen davalarının konusu olan taşınmazlar ile davacı H.'nin davasına konu yaptığı taşınmazın aynı yere tekabül ettikleri ve davacı H.'nin kullanımında olduğunun " bildirildiği görülmektedir.Ne var ki, mahkemece yapılan uygulamalar sırasında alınan beyanlar ve buna bağlı olarak düzenlenen raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeksizin neticeye gidildiği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, çekişmeli taşınmaza kimin zilyet olduğunun ve lehine Türk Medeni Yasasının 713. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken ,yukarıda değinilen çelişkiler giderilmeden ve noksan araştırma, soruşturma ve incelemeyle yetinilerek hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.