Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4616 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 3722 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/09/2008NUMARASI : 2002/2502-2008/1044Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden davalıların miras bırakanı M.T. adına kayıtlı 2009 parselin bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek tapu iptali, terkin ,elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinde bulunmuştur.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece,uzman bilirkişilerce keşfen belirlenen kıyı kenar çizgisine göre çekişmeli taşınmazın teknik bilirkişilerin düzenledikleri krokiye göre bir bölümünün kıyıda kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve sicilin kütükten terkini isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar taraflara temyiz edilmiştir.Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitinin 02.10.1964 tarihinde yapıldığı, kesinleşerek 12.08.1972 tarihinde tevhit işlemi yapıldığı ve davanın ise 25.3.2005 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Her ne kadar nizalı taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kalan bölümü devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu malı niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacak (Anayasanın 43, 3402 Sayılı kadastro Yasasının 16/C maddesi gereğince ) yerlerden olduğu keşfen saptanmış ise de; 25.2.2009 tarihinde kabul edilip 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. Fıkrasına eklenen " bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" ve 3. Maddesi ile eklenen geçici 10. Maddesinin " bu kanunun 12. maddesinin 3. fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır" şeklindeki hükmü gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12. Maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu sabittir.Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler karşısında davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmesi için karar bozulmalıdır.Öyleyse, davacı hazinenin tüm temyiz itirazlarının reddine,davalıların temyiz itirazlarının ise kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428. Maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin hacrın temyiz edene geri verilmesine,16.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.