Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4607 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 14734 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: AKÇAABAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 15/12/2010NUMARASI: 2008/294-2010/403Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden paydaşı olduğu 409 ada 66 parsel sayılı taşınmazda mevcut binanın zemin üstü 3, 4 ve 5. katlarındaki dairelere davalı çocukları tarafından oturulmak suretiyle müdahale edildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.Davalılar, çekişmeli daireleri davacının ve diğer paydaşın rızalarıyla kendilerinin inşa ettiklerini, iyiniyetli zilyet olup, yapım bedelleri ödeninceye kadar daireler üzerinde hapis haklarının bulunduğunu belirterek, ecrimisil isteğinin reddine ve hapis hakkı tanınmak suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, taraflarca süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 24.04.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı asil İ. Ü.ile diğer temyiz edenler vekili Avukat C.G. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen asilin ve vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 409 ada 66 parsel sayılı taşınmazda kısmen kat irtifakı tesis edilmiş olup, zemin kat 1 ve 1.kat 3 nolu bağımsız bölümlerin davacı adına, 2 ve 4 nolu bağımsız bölümlerin ise üçüncü kişi adına kayıtlı bulunduğu; ancak taşınmazda mevcut binanın zemin kat + 4 normal kat + 1 çatı katı olmak üzere toplam 6 kattan oluştuğu; davalıların, davacının çocukları olup; 3. normal katta davalı F..’in, 4. normal katta davalı Y..’un ve çatı katında da davalı M.’in ikamet ettikleri anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; dava dilekçesinde ecrimisil istemi yönünden dava değeri gösterilmiş, elatmanın önlenmesi istemi bakımından ise herhangi bir değer belirtilmemiş ve yargılama sırasında da anılan istek bakımından harç ikmali yapılmamış, mahkemece de hükmedilen ecrimisil miktarı üzerinden harç tahsiline karar verilerek neticeye gidilmiştir. Oysa, iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, HUMK'nun 413 ve 492 Sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı kuşkusuzdur. Başka bir ifade ile, elatmanın önlenmesi davaları Harçlar Yasasının 16. maddesi uyarınca nispi harca tabi olup, harç ikmali yapılmadan davanın sürdürülmesi olanaksızdır.Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınması veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini ve harcın yatırılmaması halinde de ne gibi bir mukteza tayin edileceğini 30.ve 32.maddelerinde hükme bağlamıştır.Hal böyle olunca, elatmanın önlenmesi isteğine yönelik olarak dava değeri belirlenip, harç ikmalinin sağlanması, ondan sonra işin esası bakımından bir hüküm kurulması gerekirken, anılan husus göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Kabule göre de, davalılar bir taraftan iyiniyetli kabul edilerek lehlerinde TMK.nun 994. maddesi uyarınca hapis hakkı tanınırken, diğer taraftan kötüniyetli zilyedin taşınmaz malikine ödemekle yükümlü olduğu ecrimisile hükmedilmiş olması da kendi içerisinde çelişkilidir.Diğer taraftan, mahkemece yapılan uygulamalar sonucu temin edilen bilirkişi raporları arasında, tespit edilen miktarlar itibariyle çelişki olduğu gibi, her iki tarafın da taşınmazda gerçekleştirdikleri imalat durumu duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturularak dava tarihi itibariyle değer tespiti yapılması gerekirken, noksan soruşturmayla neticeye gidilmiş olması da isabetsizdir. Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davalılar vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının diğer temyiz edenden alınmasına, 24.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.