MAHKEMESİ : BUCAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/12/2006NUMARASI : 2006/175-370Taraflar arasında görülen davada;Davacı, ... ada ..parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalının ise .. nolu parselin maliki olup, müşterek sınıra çok sayıda ve sık olarak yakın mesafede diktiği ağaçların dallarının gölge yapmak suretiyle, kavak ağaçlarının da yaprak ve tozların zarar verdiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminde bulunmuştur.Davalı, çekişme konusu taşınmazdaki ağaçların en son bir ay önce budandığını herhangi bir müdahalesi olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, müdahalenin sabit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın ??nlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu ..ada .. parsel sayılı taşınmazın .. payının davacıya ait olduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece, komşuluk hukukundan kaynaklanan zararın varlığının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm vermeye yeterli olduğu söylenemez.Bilindiği üzere; çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir. O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama,zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır. Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur. Somut olaya gelince; davalının kendi mülkiyet alanına diktiği ağaçların davacı taşınmazına bir zarar verip vermediği açıkça saptanmamış, davacı yönünden bir zarar meydana gelmiş ise bunun hangi önlem ya da önlemlerle giderilebileceği açıklığa kavuşturulmamıştır.Hal böyle olunca; konunun uzmanı (biri çevre mühendesi olmak üzere) bilirkişiler aracılığı ile taşınmaz başında yeniden keşif yapılarak önceki raporlar irdelenmek, varsa çelişki giderilmek suretiyle yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde bir araştırma ve inceleme yapılıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.4.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.