MAHKEMESİ : ALANYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/09/2012NUMARASI : 2009/581-2012/863Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava; imar parseline elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup 02/03/2010 tarihli dilekçe ile ecrimisil, 12/07/2010 tarihli ıslah dilekçesi ile de yıkım talebinde bulunulmuştur.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile kadastro teknisyeninin 30/11/2011 tarihli, krokili raporunda (A) harfi ile gösterilen 601.91 m²'lik bölümüne elatmanın önlenmesine ve muhdesatın yıkımına, 2.475,00- TL. ecrimisilin yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 247 ada, 1 sayılı parselin davacı adına, komşu 247 ada, 2 parselin dava dışı D. B., 3 sayılı parselin ise dava dışı H. O. ile davalının babası M. O. adına kayıtlı olduğu, anılan parsellerin imar uygulaması sonucu oluştuğu, davalının babası M. O.'ın bağımsız maliki bulunduğu 153 ada, 51 kadastral parsel sınırları içerisinde inşaa ettiği seranın imar uygulaması sonucunda 247 ada, 1, 2 ve 3 sayılı imar parselleri üzerinde toplamda 1000 m²'lik alanı kapsadığı, seranın 601.91 m²'lik kısmının davacının kayden maliki bulunduğu 247 ada, 1 imar parseli içerisinde kaldığı, davalının, çekişmeye konu seranın üzerinde konumlandığı gerek imar parsellerinde gerekse geldisi kadastral parsellerde kayıttan ve mülkiyetten kaynaklı bir hakkının bulunmadığı ancak muz yetiştiriciliği yapılan, plastik örtülü, çelik konstrüksiyonlu seranın davalı tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır.Davacı dava dilekçesinde; kayden maliki bulunduğu 247 ada, 1 sayılı imar parselinin bir bölümüne davalının taşkın sera yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmış, yargılama sırasında da 12/07/2010 tarihli, yöntemine uygun olarak verilen harçlandırılmış dilekçe ile davasını ıslah ettiğini bildirerek elatmanın önlenmesi yanısıra yıkım isteğinde bulunmuş, davalı ise ; çekişmeye konu seranın 247 ada, 3 parselde paydaş olan babası Mahmut Okşar adına kullandığını, tecavüzün imar uygulaması ile oluştuğunu savunmuştur.Hemen belirtmek gerekir ki; elatma olgusu haksız fiil niteliğinde olup elatmanın önlenmesi davalarının da haksız fiili gerçekleştiren kişiye yöneltilmesi gerektiği kuşkusuzdur.Bilindiği üzere; arzın mütemmim cüz'ü (bütünleyici parçası) olan muhtesatların, zeminin mülkiyetine tabi olmaları nedeniyle (Türk Medeni Kanunu'nun 684. maddesi) yıkım istekli davalarda, davanın binanın ana nüvesinin üzerinde bulunduğu taşınmazın tüm maliklerine yöneltilmesi zorunludur.Öte yandan; davalının kullanımındaki sera imar uygulaması sonucunda tecavüzlü hale geldiğine göre seranın 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesinde "yapı olarak" kabulü halinde sera bedeli ödenmeden yıkıma karar verilmesi olanaklı değildir. Bu durumda; çekişmeye konu seranın 3194 sayılı İmar Yasasının 5. maddesinde tanımlanan "yapı kavramı" içerisinde değerlendirilip-değerlendirilemeyeceği hususunun öncelikle açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.Anılan Yasanın 5. maddesindeki tanımdan; muvakkat yapıların, müteharrik (bir yerden bir yere hareket edebilen, hareketli ) tesislerin yapı kavramı içerisine alındığı, binanın ise madde de ayrıca tanımlandığı görülmektedir.Somut olayda mahkemece hükme esas alınan 13/04/2011 havale tarihli, Ziraat Mühendisi bilirkişi raporunda; yıkımı istenen seranın "plastik örtülü, çelik konstrüksüyonlu, sökülebilir, başka bir yere taşınabilir " nitelikte olduğu saptanmıştır. Bilirkişi tarafından yapılan bu niteleme karşısında seranın 3194 sayılı Yasanın 5. maddesinde tanımlanan yapı niteliğinde olmadığı, dolayısıyla 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesinin uygulama yeri bulunmadığı açıktır. Yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; davacının kayden maliki olduğu imar parseline haklı ve geçerli bir neden bulunmaksızın sera yapılmak suretiyle müdahale edildiği saptanarak kayda üstünlük tanınmak ve seranın davalı tarafından kullanıldığı belirlenmek suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının buyöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davalının öteki temyiz itirazlarına gelince;Dava başlangıçta elatmanın önlenmesi isteği ile açılmış ise de yöntemine uygun şekilde harçlandırılmış 12/07/2010 tarihli, ıslah dilekçesi ile yıkım da istenildiğine göre yıkıma konu seranın üzerinde inşaa edildiği 153 ada, 51 kadastral parselin imar uygulaması ile 247 ada, 3 parsele dönüştüğü, seranın arzın bütünleyici parçası olup taşınmazın mülkiyetine tabi olduğu gözetilerek 247 ada, 3 imar parselindeki kayıt maliklerinin davada yer almalarının gerektiği açık olduğu gibi diğer taraftan; davacı taraf davasının ıslah etmeden önce 02/03/2010 tarihli dilekçede elatmanın önlenmesi ile birlikte "elde edilen gelirden pay" isteğinde bulunmuş ise de anılan dilekçe harçlandırılmadığı gibi hangi dönem için ne kadar ecrimisil istendiği de belirtilmemiştir. Bu durumda ecrimisil isteği bakımından yöntemine uygun ıslah yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek ve 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesinin sağladığı imkânlar da değerlendirilmek suretiyle yıkımı istenen seranın eklentisi niteliğinde olduğu 247 ada, 3 parsel sayılı taşınmazın, kayıt malikleri Mahmut Okşar ve Hüseyin Okşar'a husumetin tevcih edilmesi, taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra işin esasının incelenmesi, seranın 3194 sayılı Yasanın 5. maddesinde tanımlanan yapı niteliğinde olmadığı, dolayısıyla 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesinin uygulama yeri bulunmadığının gözetilmesi, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi usulüne uygun bir dava olmadığı halde ecrimisile hükmedilmiş olmasıda isabetsizdir. Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.