Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4526 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 1287 - Esas Yıl 2009
MAHKEMESİ: ANTALYA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 08/10/2008NUMARASI: 2006/424-2008/307Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden malik olduğu 23 parsel sayılı taşınmazın oğlu E. adına düzenlenen sahte nüfus cüzdanı ile kendisinin nüfusa ölüm kaydı düşürülerek tek mirasçı oğlu E.F. gösterilmek suretiyle alınan veraset ilamı ile intikal yaptırılarak davalılardan Ö. ve H.'a satış suretiyle temlik edildiğini, onların da diğer davalıya devir ettiklerini, sahtecilik nedeniyle tüm işlemlerin geçersiz olduğunu ileri sürerek, tapunun iptal ve tescilini istemiştir.Davalı C.., iyiniyetli malik olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuş, diğer davalılar davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.4.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden C.G. vekili Avukat İ. E. ile temyiz edilen vekili Avukat F.D. geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden vs. vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, sahtecilik hukuksal nedeniyle yolsuz tescile dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindirMahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının malik olduğu 23 parsel sayılı taşınmazın oğlu E.adına düzenlenen sahte nüfus cüzdanı ile ölüm kaydı düşürülerek alınan veraset ilamı ile intikal yaptırılarak davalılar Ö. ve H.'a 3.5.2006 tarihinde 87.000.-YTL. bedelle satış suretiyle temlik edildiği, onların da aynı bedelle 23.5.2005 tarihinde C.G.'a devrettikleri anlaşılmaktadır.Gerçekten de; davacı kayıt maliki sağ olup, nüfusta yapılan işlemlerin gerçeğe aykırı olduğu, sahte nüfus kaydı ile düzenlenen ve alınan veraset ilamı ile davacıya ait taşınmazın sicil kaydının davalılar Ö.ve H.'a onların da diğer davalıya temlik ettikleri kayden sabittir.Hemen belirtilmelidir ki; davalılarından Ö.ve H.'ın ediniminin dayanağını oluşturan belgenin sahte olması nedeniyle yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu tartışmasızdır.O halde, 27.12.1939 tarih 11/60 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ilk el konumundaki davalılar H. ve Ö.'in iyi veya kötü niyetli olmasının araştırılmasına gerek bulunmadığı gibi iyiniyetli olsalar bile, sicilin illetini teşkil eden işlemlerin sahte olması sebebiyle edinimlerinin hukuken korunmasına olanak yoktur.Oysa somut olayda, ilk el konumundakilerden edinen C. 2.el durumundadır.Bilindiği üzere; tapu sicili prensiplerinden biri tescil diğeri sicilin aleniliği yani güvenilirliği bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu sonuncusu ise tescilin geçerli bir hukuki dayanağının bulunması yani illetten mücerret olmamasıdır. Buna göre, her nekadar ara malikler ilk el olup adlarına oluşturulan sicil kaydı yolsuz tescile müstenit ise de onlardan edinen 2. el konumundaki davalının Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin; " tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya başka ayni hak kazanan 3. kişinin bu kazanımı korunur" şeklindeki öngörülen düzenlemede yer alan koşulların lehinde gerçekleşmesi halinde edindiği sicil kaydının korunması gerekeceği kuşkusuzdur.Ne varki, mahkemece sicil intikalinin sahte işlem ve belgelere dayanması karşısında ondan sonraki edinenler yönünden Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin uygulama yeri bulunmadığının kabul edilmesi, anılan yasa hükmünün işlevsiz bırakılması sonucunu doğuracağı açıktır. Esasen, tüm öğreti ve yargısal kararlarda da yolsuz tescille oluşan sicil kaydından edinen 2. ve sonraki eller bakımından Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koşullarının araştırılması gerekeceği kuralı sapma göstermeksizin kabul edilmiş ve benimsenmiştir.Öyleyse, mahkemece tapu iptal tescil isteğinin kabulüne gerekçe yapılan görüş ve düşüncenin yasal olduğu söylenemez.Buna göre, mahkemece 2. el konumundaki C.G.'la ilgili olarak Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi hükmü gereğince toplanan deliller çerçevesinde durumun değerlendirilerek, hasıl olacak kanaate göre bir karar verilmesi gerekirken yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Öte yandan, bozma nedenine göre mahkemece değerlendirme ve irdelemesi yapılmayan hususlarda Dairenin kendisini yerel mahkemenin yerine koyarak gerekli değerlendirmeyi re'sen yapıp netice oluşturacak şekilde görüş ortaya koymasına yasal açıdan imkanın varlığı kabul edilemez. Ne zaman ki yerel mahkeme bu konuda değerlendirme yapıp bunu hükmüne esas alır, o zaman kararın temyizi üzerine Dairece yerindelik incelemesine konu teşkil edebilecektir.Hal böyle olunca, davalıların bu yöne değinen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 14.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.