Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4524 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 2841 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : KADIKÖY 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/04/2009NUMARASI : 2008/316-2009/103Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakını olan kardeşi G.’ün tüm mal varlığını davalı tarafa vasiyet ettiğini, mahfuz hissesinin ihlal edildiğini ileri sürerek, saklı payı aşan vasiyetnamenin tenkisini istemiştir.Davalı, hak düşürücü sürenin geçtiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştirKarar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldüDava tenkis isteğine ilişkindir.ce, muris tarafından davalı mirasçı nasb olunduğundan davacı tarafa mirasta tenkis açısından 1/16 hisse azaltılmış veraset ilamı verilmesine hükmedilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden çekişme konusu 11 parselde 14 nolu bağımsız bölümün ½’ şer olarak davacının miras bırakanı G. ile davalı adına kayıtlı olduğu ½ payın intifa hakkının G.e ait olduğuna dair şerhin bulunduğu, mirasbırakanın 29.6.1978 tarihinde düzenlediği vasiyetname ile terekesinin tamamı için davalı cemiyeti mirasçı olarak nasb ve tayin ettiği, tüm mal varlığının cemiyete ait olacağını vasiyet ettiği kayden ve dosya kapsamı ile sabitir.Davacı, 4.9.2006 tarihinde ölen miras bırakanı G.’ün kardeşi olduğunu, B. adında dava dışı başka bir mirasçı daha bulunduğunu ve mirasbırakanı G.’ün davalıya vasiyetname ile yapmış olduğu temlikin saklı payına tecavüz kasdı ile gerçekleştirildiğini ileri sürerek tenkis isteğinde bulunmuştur.Bilindiği üzere, 4721 Sayılı Yasanın 560 ila 571.maddeleri arasında düzenlenen tenkis davası mirasbırakanın yasal mirasçıların kanunda öngörülen saklı paylarını bertaraf etmek amacıyla yapmış olduğu temlikin saklı pay sahibi mirasçının hakkının saklı pay oranında geri dönmesini temin eden geriye etkili yenilik doğurucu dava niteliğindedir.Davadaki istek, tenkis olmasına karşın istek dışına çıkılmak suretiyle HUMK’nun 74. maddesinin gözardı edilmesi doğru değildir.Diğer taraftan, davacının saklı payına tecavüz edilip edilmediği, terekenin tespiti ile mümkün olacağı halde, açılan terekenin tespitine ilişkin davanın sonucunun beklenmemesi de isabetsizdir.Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenden alınmasına, 19.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.