Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4524 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 1458 - Esas Yıl 2009
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 16/09/2008NUMARASI: 2007/109-2008/226Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden paydaş olduğu 7565 parsel sayılı taşınmazdaki payına isabet eden atölye olarak kullanılan bahçe katını davalının haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın tasarruf ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesini istemiştir.Davalı, çekişmeli taşınmazı davacıya yaptığı iş karşılığı ve ayrıca bedelde ödeyerek haricen satın alıp, 1990 yılında yerleştiğini, fuzuli şagil olmadığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacı iddiası sabit görülmeyerek davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.4.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Y.Z. E.geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vs. vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, davacının çekişme konusu üzerinde, kat irtifakı ya da kat mülkiyeti kurulmamış bina bulunan 7565 parsel sayılı taşınmazda, dava dışı kişilerle birlikte kayden paydaş olduğu, anılan yerde davalının kayda dayalı bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, davalının dava konusu yeri haricen satın aldığı yönündeki savunmasına değer verilerek dava reddedilmişse de;Taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu, Türk Medeni Kanununun 688. maddesinde belirtildiği gibi; “birden çok kimsenin maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarda malik olmaları hali” paylı mülkiyettir. O halde, bu hüküm gözetildiğinde paylı mülkiyette bağımsız mülkiyet oluşturacak nitelikteki davalının savunmasına değer verme olanağı yoktur. Ayrıca, somut olayda 10.7.1940 tarih 2/27 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının da uygulama yeri bulmayacağı da tartışmasızdır.Öte yandan, tapulu taşınmazların harici satışına da değer verilmeyeceği açıktır. Bu durumda, davanın reddi konusundaki yerel mahkeme kararının yasal olduğu söylenemez.Hal böyle olunca, davacının Türk Medeni Kanununun 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına değer verilmek suretiyle davanın kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 14.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.