Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4488 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16680 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 1. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/06/2013NUMARASI : 2013/629-2013/1118Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Davacı, ismi ''Mehmet Şafi''' olduğu halde paydaşı olduğu 1061, 1112, 1113, 1114, 1115 parsel sayılı taşınmazla ile 98 nolu parsel ile onun kökünden gelen 4144 ada 1 nolu parsel, 4144 ada 2 nolu parsel, 4144 ada 3 nolu parsel, 4144 ada 4 nolu parsel, 4145 ada 1 nolu parsel, 4146 ada 1 nolu parsel, 4146 ada 2 nolu parsel, 4146 ada 3 nolu parsel, 4147 ada 2 nolu parsel, 4147 ada 3 nolu parsel, 4147 ada 4 nolu parsel, 4150 ada 2 nolu parsel, 4786 ada 1 nolu parsel, 4792 ada 2 nolu parsel, 4793 ada 1 nolu parsel ile 4794 ada 1 nolu parsellerin tapu sicil kaydında adının sehven ''Şefri veya Şafii'' olarak yazılı olduğunu ileri sürerek anılan kayıtların nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, talebe konu 1113 ve 1115 parsel sayılı taşınmazların Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne ait olması sebebi ile bu taşınmazlar yönünden davanın reddine, talebe konu diğer taşınmazlar yönünden davacının iddialarının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere; Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nin 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2-Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; kabul kapsamına alınan taşınmazlar bakımından mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.Şöyle ki özellikle; davaya konu taşınmazların kadastro tespitleri sırasında revizyon gören tapu kayıtlarının, kadastro tutanaklarında atıf yapılan Diyarbakır Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1953/122 Esas, 1953/245 Karar sayılı veraset ilamının, yine kadastro tutanaklarında isimleri belirtilen kişilerle davacının bağlantısını sağlayacak şekilde aile nüfus kayıt tablolarının getirtilip denetleme yapılmadığı, Diyarbakır merkez ve tüm ilçelerinde tapu kayıtlarında yeraldığı şekilde; ''Yunus oğlu Ş.. A, Yunus oğlu Ş..A. '' adında kişilerin kayıtlarının bulunup bulunmadığının nüfus müdürlüğünden sorulmadığı, öte yandan kabul kapsamına alınan 98 nolu parselin tapu kaydının getirtilmediği ve bu taşınmazın imar uygulaması ile dava konusu yapılan diğer taşınmazlara gidip gitmediğinin belirlenmediği görülmektedir. O halde; yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.