MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tüm mirasçılar adına tescil isteğine ilişkindir. Davacılar, mirasbırakanları ...'un, 954 ada 10 parsel sayılı taşınmazı ile plakası tespit edilemeyen aracını gayrıresmi eşi olan davalı ...'a, kat mülkiyeti kurulu125 ada 36 parselde yer alan 3 nolu bağımsız bölümü ise davalı ...'nın ilk eşinden olma çocuğu olan davalı ...'a satış suretiyle temlik ettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtları ve araç kaydının iptali ile mirasbırakanın yasal mirasçıları adına tascile karar verilmesini istemişlerdir.Davalılar, mirasbırakan ile herhangi bir bağlarının olmadığını, mirasbırakanın kendi hür iradesiyle muhtelif tarihlerde taşınmazlarını sattığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece; dava konusu taşınmazların temlikinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davacıların payları oranında davanın kabulüne, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle araç kaydının iptali istekli davanın reddine karar verilmiştir. Mirasbırakan Habip Akkuş'un, 954 ada 10 parsel sayılı taşınmazını 17.12.2009 tarihli satış akti ile davalı ...'ya, 125 ada 36 parselde yer alan 3 nolu bağımsız bölümünü ise 16.09.2011 tarihli satış akti ile davalı ...'ya temlik ettiği, mirasbırakanın 26.04.2012 tarihinde ölümü ile davacılar ile dava dışı çocukları ... mirasçı olarak bıraktığı kayden sabittir. Hemen belirtilmelidir ki; mahkemece, çekişme konusu taşınmazların davalılara temlikinin mal kaçırma amaçlı olduğu saptanarak davanın kabul edilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davacıların temyiz itirazlarına gelince;Bilindiği üzere; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 701 ila 703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK'nin 701. maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır. TMK'nin 702/2. maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir. Somut olaya gelince; davacılar tapu iptali ve terekeye iade isteğinde bulunmuşlar, bilahare, diğer mirasçıların davaya muvafakat ettiklerine dair yazılı beyanları dosyaya sunulmuştur.Bu durumda, TMK'nin 640. maddesinin gereği yerine getirilmiş olup, tapunun iptali ile tüm mirasçılar adına tescile karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.