Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4398 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18377 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/07/2013NUMARASI : 2013/419-2013/811Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, tapu kayıtlarında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davacının kayıt düzeltme davası açmak üzere yetkisinin bulunmadığı ve taraf sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Davacı, D. K.'ün kayden maliki olduğu 37 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında Köç olması gereken soyadının Göç yazıldığını ileri sürerek soyadının nüfus kayıtlarına uygun olarak düzeltilmesi ve bu taşınmazın orman arazisi olduğu gerekçesiyle tapunun iptali ile Hazine adına tescili istemiyle dava açmış, Asliye Hukuk Mahkemesi tapu kaydında düzeltim isteğini tefrik ederek bu talebi görevsizlik kararı ile Sulh Hukuk Mahkemesine göndermiş ve tapu kaydında düzeltim davasının sonucunun bekletici mesele yapılmasına karar vermiştir.Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/9-ç maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin aktif dava ehliyeti vardır.Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2-Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.Somut olayda, mahkemece, dava konusu taşınmaza ilişkin olarak devam etmekte olan tapu iptali ve tescil davasında davacıya tapu kaydında düzeltim davası açmak üzere yetki verildiğini belgelemek üzere süre verilmeksizin dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde davacının taraf sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle duruşma açılmak suretiyle davacıya 37 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak tapu kaydında düzeltim davası açmak üzere kendisine yetki verildiğini gösteren yetki belgesi sunmak üzere süre verilmesi, eksiklik tamamlanmadığı takdirde davanın reddedilmesi; eksikliğin giderilmesi halinde yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde, taraf delilleri toplanmak suretiyle bir sonuca gidilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.