KONYA 4. SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/09/2013NUMARASI : 2012/716-2013/1170Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu kaydında düzeltim isteğine ilişkindir. Davacı, mirasbırakanı Hüseyin kızı Ş.. E..’in maliki olduğu 32 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında mirasbırakanın soy isminin yazılmadığını ileri sürerek, “Eker” olarak tapu kayıtlarına ilave edilerek düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu Bağ vasıflı ... ada 32 parsel sayılı taşınmazın “Şefika; Hüseyin kızı” adına kayıtlı olduğu, kaydın 14.03.1975 tarihinde kadastro ile oluştuğu, kadastro tespitine dayanak belgelerden, taşınmazın Hüseyin çocukları Osman, Mustafa, Şefika, Hatice ve Emine’nin mülkleri iken taksim sonucunda Şefika’ya isabet ettiği belirtilerek tespitinin yapıldığı, Nüfus Müdürlüğü tarafından verilen cevabi yazıda birden fazla “Hüseyin kızı Şefika” kaydının bulunduğunun bildirildiği, davacının mirasbırakanı ile kayıt malikinin aynı kişi olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/2-ç-1 maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin aktif dava ehliyeti vardır.HMK'nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir. Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2-Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki; kayıt maliki ile aynı isim ve baba adını taşıyan, davacının murisi dışında 22844327068 kimlik numaralı 01.07.1988 doğumlu Hüseyin kızı Şefika’nın mirasçısının bulunup-bulunmadığı üzerinde durulmamış, ayrıca taşınmazın kadastro tespitine esas dayanak belgeler üzerinde kayıt malikinin kardeşlerine ilişkin bilgilere yönelik yeterli araştırma yapılmamıştır. Hâl böyle olunca, kayıt maliki ile aynı isim ve baba adını taşıyan “Hüseyin kızı Şefika”nın mirasçısı bulunup bulunmadığı, varsa taşınmazda hak iddia edip etmedikleri ve davacının mirasbırakanı “Hüseyin kızı Ş.. E..”in taşınmazın kadastro tespitine dayanak belgelerde belirtilen kardeşleri bulunup bulunmadığı hususun nüfus kayıtlarından araştırılması, gerektiğinde keşif yapılarak mahalli bilirkişi ve tanıklardan doyurucu bilgi alınması, mülkiyet aktarımına neden olmamak bakımından davacının mirasbırakanı ile kayıt malikinin aynı kişi olup olmadığının tereddüde yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar gözardı edilerek, eksik soruşturma ile karar verilmiş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.