Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4370 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 3248 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ : İZMİR 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/05/2008NUMARASI : 2002/218-2008/210Taraflar arasında görülen davada;Davacı,davalılar adına kayıtlı bulunan 83 ada 56 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığını ileri sürüp tapu kaydının iptaline ve terkinine,kayıt maliki ve intifa hakkı sahibi davalıların kıyı alanına elatmalarının önlenmesine ve yapının yıkımına karar verilmesini istemiştir.Davalı Halit ve İlyas,dava konusu taşınmazı tapu kaydına güvenerek iyi niyetle satın alıp üzerine ruhsatlı bina yaptıklarını,taşınmazda kazanılmış haklarının bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Diğer davalı,yargılamaya katılmadığı gibi davaya cevap da vermemiştir.Mahkemece,çekişme konusu taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde bulunduğu,davalıların kazanılmış hakları yönünden tazminat davası açma hakları olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar,davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla,tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptal,sicilin kütükten terkini,elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitinin 18.03.1947 tarihinde kesinleştiği ve davanın 15.03.2002 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar nizalı taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kalan bölümü devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu malı niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacak (Anayasanın 43, 3402 Sayılı kadastro Yasasının 16/C maddesi gereğince ) yerlerden olduğu keşfen saptanmış ise de; 25.2.2009 tarihinde kabul edilip 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. Fıkrasına eklenen " bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" ve 3. Maddesi ile eklenen geçici 10.maddesinin)"bu kanunun 12. maddesinin 3. fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır" şeklindeki hükmü gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarih olan 18.03.1947 tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12. Maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşüıücü sürenin geçmiş olduğu sabittir. Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmesi bakımından karar bozulmalıdır. Oyleyse davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428. Maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 9.4.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.