Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4363 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 364 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: ANKARA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 14/10/2010NUMARASI: 2006/452-2010/284Yanlar arasında görülen el atmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar bir kısım davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 2948 ada 17 parsel sayılı arsa niteliğindeki taşınmaz üzerinde kat irtifakı tesis edildiği ve davacının 2 numaralı bağımsız bölümün kayden paydaşı bulunduğu ; davalıların ise; komşu 2948 ada 18 parsel sayılı kargir apartman niteliğindeki taşınmazda bağımsız bölüm malikleri oldukları ;davacının, kayden davalılara ait komşu 18 sayılı parsel üzerinde bulunan otopark duvarının bir kısmının 17 sayılı parsele taşkın olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığı, mahkemece,13.08.2009 tarihli bilirkişiler kurulu raporu ve krokisi hükme esas alınmak suretiyle elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin kabulüne karar verildiği görülmektedir.Ne varki, yapılan keşif ile bilirkişiler kurulundan alınan 24.08.2009 havale tarihli rapor ve kroki ile 23.12.2009 havale tarihini taşıyan ek raporun hükme yeterli,ayrıntılı ve kanaat verici olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmadığı gibi , anılan raporlar ve kroki hükmün infazını sağlamaya elverişli de değildir. Şöyle ki, yapılan keşif sonucu bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen raporlar ve krokide ;çekişmeli taşınmaza duvarın taşkın olup olmadığı, yapının dava konusu taşınmaz içerisinde kalıp kalmadığı hususlarının ve var ise tecavüzlü bölümün miktarının denetime imkan verecek şekilde açıkça saptanmadığı, tecavüzlü olduğu ileri sürülen kısmın ne miktar yer kapsadığının krokide gösterilmediği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikçe çap kaydı yada kayıtları getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşife hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır.Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik alatlerle kadastral yöntemlereuygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzünün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkca gösteren kroki ve ropor alınmalıdır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle, mahallinde yeniden uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif ve ölçüm yapılarak keşfi izlemeye, infazı sağlamaya elverişli rapor ve kroki alınması, varsa tecavüzlü bölüm saptanarak ölçekli krokiye yansıtılması, keşif sonucu düzenlenecek rapor ve buna bağlı krokinin ilamın eki niteliğinde olduğu hususunun dikkate alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken,hüküm vermeye elverişli olmayan rapor ve krokiye itibar edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir. Bir kısım davalıların , temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.