MAHKEMESİ: HENDEK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 14/11/2007NUMARASI: 2007/200-2007/361Taraflar arasında görülen davada;Davacı, dava konusu 105 ada 10 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalının taşınmazda bulunan 2 katlı evin alt katına haksız olarak elattığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.Davalı, davacının babası olduğunu, oturduğu katı kendisinin yaptırdığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, davalının taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, dava konusu taşınmazda bulunan binanın ince işçiliği ve sıvasının davalı tarafından yapıldığı, tarafların baba-oğlu olması dikkate alındığında davalının taşınmazda bulunan binada oturmasının doğal hakkı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Davacı ile davalı arasında taşınmazın kullanılması yönünden yapılan bir sözleşme bulunmamaktadır. O halde, davalının taşınmazı kullanmasının davacının muvafakatına bağlı olduğu ve dava açılmakla muvafakatın geri alındığının kabulü gerekir.Davacı, Türk Medeni Kanununun 683.maddesi hükmünden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayanarak eldeki davayı açmış olup, davalı çekişme konusu taşınmaz üzerindeki binanın yapımında katkıda bulunduğunu, özellikle 8.12.2006 tarihli dilekçesinde Türk Medeni Kanununda 724.maddesinden kaynaklanan temliken tescil davası açabilmesi için önel verilmesini savunmuş 17.10.2007 tarihli dilekçesinde de binanın ortaklaşa yapılması nedeniyle taşınmazda mülkiyet iddiasında bulunmuştur.Hemen belirtilmelidir ki; Türk Medeni Kanununun 724.maddesi hükmü gereğince bir kimsenin kendi levazımı ile başkasının arsasına (taşınmazına) iyiniyetle yapılanın kimsenin diğer koşullarında mevcudiyeti halinde taşınmazın kendi adına tescilini isteyebilmesi olanaklıdır. T.. inşaatta kendisine karşı açılan davada bu istek def'i yoluyla ileri sürülebilir ise de haksız inşaatta müstakil bir dava ile istenebileceği başka bir ifadeyle aynı dava içinde ve savunma (def'i) yoluyla istenilemeyeceği tartışmasızdır.Oysa, davacı bu hakkını kullanmak bakımından mahkemeden izin istemiş, ancak mahkemece bu istek gözardı edilmek suretiyle neticeye gidilmiştir. Esasen, davalının böyle bir istekle izne tabi olmaksızın doğrudan dava açmasına yasal açıdan mani bir sebepte bulunmamaktadır.O halde, davada yıkım isteği bulunmadığı gözetilmek suretiyle davanın mülkiyet hakkına değer verilerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 3.4.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.