MAHKEMESİ : ÇATALCA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/09/2007NUMARASI : 2002/3-2007/148Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları E.’in mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak dava konusu 420 ve 1468 parsel sayılı taşınmazlarını davalıya temlik etiğini ileri sürerek miras payları oranında tapu iptal tescil olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuşlardır.Davalı, miras bırakan tarafından ölünceye kadar bakma aktiyle yapılan temlikle, satış aktinin ayrı,ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, miras bırakan tarafından davalıya yapılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacıların miras payları oranında tapunun iptal ve tesciline karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava muris muvazaasına dayalı olarak açılan tapu iptal tescil ve tenkis isteklerine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulü ile davacıların miras payı oranında tapunun iptal ve tesciline karar verilmiştir.Dosya içeriğinden toplanan delillerden miras bırakan E.K.’ın 31.12.1997 tarihinde oğullarından dava dışı İ.e 88 ve 1402 parsel sayılı taşınmazlarını, davalı oğlu Z.’a da 1468 parsel sayılı taşınmazını satış suretiyle temlik ettiği, bilahare 31.12.1997 tarih 7701 sayılı akitle de davalı oğlu Z.’a 420 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakım aktiyle temlik ettiği görülmektedir.Davacılar, miras bırakanlarının davalı oğlu Z.a satış ve ölünceye kadar bakım aktiyle temlik ettiği 1468 ve 420 parsellerin devrinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle eldeki davayı açmışlardır.Özellikle, miras bırakanın davalı oğluna satış suretiyle yapmış olduğu 1468 parselle ilgili temlikinde, taşınmazın satış bedeli ile saptanan gerçek bedeli arasında aşırı fark bulunması, murisin satış tarihi itibarıyla taşınmaz satmaya ihtiyacının bulunmaması, davalı oğlu ile birlikte oturması, ayrıca 31.12.1997 tarih 7702 yevmiye sayılı akitle dava dışı iki adet taşınmazını da diğer oğlu İsmet’e temlikinin de muvazaalı olduğunun mahkeme kararı ile belirlenmesi, miras bırakanın bu satışlardaki amacının erkek çocuklarını kız çocuklarına tercih etmek olduğu, böylece miras bırakanın gerçek niyetinin satışla ilgili temliki işlemin diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğu dinlenen tanık beyanları ve diğer elverişli delillerle saptandığına göre davalının bu parselle ilgili temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.Davalının 420 parselle ilgili temyiz itirazlarına gelince;bilindiği üzere,ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir.Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekirki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması,yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa,irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir.Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8).Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez;akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır.Bu haldede Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın,ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri,elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir. Somut olaya gelince, dinlenen tanık beyanları ve tüm deliller, yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde miras bırakanın 420 parselle ilgili temlikinin gerçek bakım karşılığı olduğu, mal kaçırma amacını taşımadığı, davalının da miras bırakana baktığı (bakım görevini yerine getirdiği) sonucuna varılmaktadır.Hal böyle olunca, 420 parselle ilgili davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile bu parselin kabul kapsamına alınmış olması doğru değildir. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün anılan nedenle HUMK’nun 428.md. gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 3.4.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.